YGS-LYS Türkçe, Türk Edebiyatı Hazırlık - ÇIKMIŞ SORULAR

17 Ocak 2012 Salı

10.. Sınıf Türk Edebiyatı Ders Kitabı Cevapları (Leyla ile Mecnun Mesnevisi) sayfa 170-181

Leyla ve Mecnun
18. Etkinlik
Okuduğunuz hikâyede anlatılan olayların yaşanması mümkün müdür? Örnekler göstererek tartışınız. Sonuçları defterinize yazınız.


 Metindeki olayların tıpa tıp yaşanması mümkün değildir. Çünkü metnin bazı yerlerinde olağanüstülükler var. Ama metindeki olayların bazılarının benzerleri yaşana bilir. Örneğin:

Mektebde anunla oldı hemdem Bir nice melek-misâl kız hem

Bir saf kız oturdı bir saf oğlan Cem' oldı behişte hûr u gılmân

Oğlanlara kızlar olsalar yâr Aşkda bulunur revâc-ı bâzâr
Mecnun çölde, ahularla, ceylanlarla, güvercinlerle arkadaşlık eder. Gittikçe Leyla'dan çok, aşkın büyüsüne tutulur. Nitekim babası onu iyileştirebilmek için Kabe'ye götürünce Mecnun aşk derdini daha da çoğaltması için Allah'a dua eder. Duası kabul edilir ve Kays artık bütün vaktini çöllerde geçirmeye başlar. Ötede, Leyla da aşkın ıstırabı içinde perişandır.
19. Etkinlik
Leyla ile Mecnun mesnevisindeki yardımcı düşüncelerden hareketle olay örgüsünü bulunuz.

Yardımcı düşünceler
Olay örgüsü
 Aşk acısı insana ıstırap verir.
Sevgi her gücün anahtarıdır.
Seven insan sevdiği için her zorluğu göze alabilir.
Gerçek sevgi İlahi sevgidir.
İnsan ancak sevdiği kadar vardır.
 Leyla ile Mecnunun okula başlaması
Leyla ile Mecnun’un aşık olması
Leyla ile Mecnun’un aşklarının Leyla’nın annesinin öğrenmesi
Leyla’yı annesinin okula göndermemesi
Leyla’yı okulda bulamayan Mecnun’un çöllere gitmesi
Kays’ın babasının Leyla’yı istemsi ve Leyla’nın ailesinin Leyla’yı vermemesi
Leyla’nın evden kaçıp çölde Kays’ı bulması
Mecnun’un çölde hayvanlarla dostluk kurması
Mecnun’u babasının Kabe’ye götürmesi
Nevfel’in Mecnun’un haline acıması ve Leyla’yı ailesinden zorla alıp Mecnun’a getirmek istemesi; ancak yapılan savaşta yenilmesi
Leyla’nın İbni Selam ile evlenmesi
Mencun’un Zeyd’den Leyla’nın evlendiğini duyması
Mecnun’un ahının tutup İbni Selam’ın ölmesi
Leyla’nın çölde Mecnun’u araması
Mecnun’un Leyla’nın  kadınlığını ve maddi varlığını unutması
Mecnun’un ilahi aşka ermesi
Leyla’nın  üzüntüsünden ölmesi
Mezarı başında Mecnun’un ölmesi
Zeyd’in rüyasında Leyla ile Mecnun’un kavuştuğunu görmesi

20.    Etkinlik
Okuduğunuz mesnevide verilmek istenen mesaj nedir? Verilmek istenen mesajla olay örgüsü ve kişiler arasında nasıl bir bağ vardır? Açıklayınız.
Okuduğumuz mesnevide verilmek istenen mesaj “İnsan sevdiği şeyleri kaybetmemek için yaptığı mücadelede yenik düştüğünde gerçek sevgiyi ve sevgiliyi bulabilir.” Şeklinde olabilir. Çünkü metnin tamamında Mecnun ve Leyla birbirine kavuşmak için mücadele ediyor. Sonunda kavuşma imkânı buluyorlar. Ama Mecnun gerçek sevgili olan Allah’ı bulmuştur. Buluşmaları ahrete kalıyor. Olaylar da bu mesaj etrafında şekillenmiştir.

21.    Etkinlik
Leyla ve Mecnun mesnevisinin temel ve yardımcı karakterlerini belirleyiniz. Bu karakterlerin metindeki işlevini belirtiniz.

Yardımcı karakterler
Temel karakterler
Karakterlerin işlevi
Nevfel, İbni Selam, Zeyd
Leyla, Mecnun
Karakterler metnin vermek istediği mesajı dinleyicinin zihninde somutlaştırır. Biz sevgi ve aşk kavramlarını bu karakterler sayesinde öğreniyoruz.

22. Etkinlik

23. Etkinlik

a. Metinde mekân ve zaman nasıl anlatılmıştır? Mekânın ve zamanın işlevi nedir? Belirtiniz.
Mekân
Zaman
Nasıl anlatıldığı
Mekânın ve zamanın işlevi
Metinde mekan isimleri geçmekte ancak mekanlar ayrıntılı olarak verilmemektedir.
Metnin  zamanı belirsizdir. Ancak metinde sabah, akşam, biraz sonra gibi zamanı çağrıştıran ifadeler vardır. Ama tam bir zaman ifadesi yoktur.
Zaman ve mekanlar ayrıntıya girilmeden sadece isimleri verilerek anlatılmıştır.
Mekan ve zaman olay çevresinde oluşan edebî metinlerin yapı unsurlarının ana ögelerindendir. Metinde mutlaka bir mekan ve zaman vardır. Metin bu mekan ve zaman üzerine şekillenir.
b. Metinde geçen mekânların gerçekliğini, bunların benzerlerinin yeryüzünde bulunup buluna­mayacağını tartışınız. Sonuçları sözlü olarak ifade ediniz.
Metinde en bilindik yer Kabe’dir. Burası ise  yeryüzünde vardır. Ancak çöl deniyor. Ama bu çölün nerede olduğu belli değildir.
24. Etkinlik
Kişi, zaman, mekân ilişkisiyle ilgili düşüncelerinizi yazınız.
Metindeki kişiler uygun bir zaman ve uygun bir mekan içinde verilmiştir. Buda hikâyenin vermek istediği mesajla uygunluk içerisindedir. Metnin yapısına ters bir mekan ve zaman yoktur.
25.Etkinlik
Leyla ve Mecnun hikâyesi neden mesnevi nazım şekliyle yazılmıştır? Açıklayınız.
Divan edebiyatında nesir neredeyse hiç gelişmemiştir. Şairler anlatacakları uzun olayları hem yazımı kolay olduğu için hem de her beytin kendi arasında kafiyelenmesinden dolayı mesnevîyi seçmişlerdir. Aynı zamanda mesnevîlerde beyit sınırlaması  da yoktur.
Sözlük anlamı ikişer ikişer anlamında, iki mısralık nazım birimidir. Mesnevî, aslı Arapça olmasına rağmen Arapçada kullanılmayan bir kelimedir. Edebiyatta her beyti kendi arasında kafiyeli, iki beyitten binlerce beyte kadar uzanan nazım şeklinin adıdır. Beyitlerin ayrı ayrı kafiyeli olması yanında her beytin anlamının kendi içinde tamamlanması ve öteki beyitlere geçmemesi gerekir. Ancak beyit­ler arasındaki konu birliğine de dikkat edilir. Mesnevî beyitlerinin kafiyeleri ba­ğımsız olduğundan uzun hikâyelerin yazılmasına elverişli bir nazım şeklidir. Destanlar, uzun aşk hikâyeleri, didaktik, dinî ve ahlâkî konular ve ansiklopedik bilgiler veren eserler mesnevî şeklinde yazılmışlardır.
26.Etkinlik
İncelediğiniz mesneviden alınan aşağıdaki beyit ve bentlerin kafiye örgüsünü ve kafiyelerini gösteriniz.
Mısra örgüsü
kafiyeleri
aa-bb-cc-dd
Mesnevide genel olarak tam ve zengin kafiye kullanılmıştır.
1.       Beyit: “em”ler tam kafiye
2.       Beyit: “an”lar tam kafiye
3.       Beyit: “âr”lar zengin kafiye
4.       Beyit: “âz”lar zengin kafiye

27. Etkinlik
a.Metnin temasıyla ilgili çıkarımlar yapınız. Sınıfça karar verdiğiniz en doğru temayı tahtaya
yazınız.
b.Metnin temasının evrenselliğini tartışınız. Evrensel temalara örnekler veriniz.
c.Temanın yazıldığı dönemdeki önemini ve değerini belirtiniz.
28.    Etkinlik
a. İncelediğiniz şiirin temasının, insana özgü gerçekliği nasıl ifade ettiğini belirtiniz. Sonuçları
tahtaya çıkarak arkadaşlarınızla paylaşınız.
b. Temanın sosyal yapı, duyuş ve düşünüş ile ilişkisi var mıdır? Örnek vererek açıklayınız.
29.    Etkinlik
Metnin bağlı olduğu geleneği belirtiniz. Metinden geleneğin etkisini gösteren örnekler veriniz.
Metnin bağlı olduğu gelenek
Geleneğin etkisine örnekler
Metnin bağlı olduğu gelenek mesnevî gelenğidir.
Aruzla yazılması, beyitler halinde olması, her beytin kendi içinde kafiyeli olması, olay anlatması, dilinin süslü olması, edebi sanatların kullanılması geleneğin özellikleridir.
Her kirpiği bir hadeng-i hûnrîz
Peykân-ı hadengi gamze-i tiz
Deryâ-yı belâ cebîn-i pâki
Çîn-cünbiş-i mevc-i sehmnâki


30. Etkinlik
a. Hikâyenin anlatma, tasvir ve tahlil bölümlerini bulunuz. Bu bölümlerde dil hangi özellik­leriyle kullanılmıştır? Örneklerle gösteriniz.
b. Anlatıcının bakış açısını ve özelliklerini belirtiniz.
Dil ve özelliklerine ait örnekler
Anlatma, tasvir ve tahlil bölümlerinden örnekler
Anlatıcının bakış açısı ve özellikleri
Dili süslü ve ağdalıdır.
Her kirpiği bir hadeng-i hûnrîz
Peykân-ı hadengi gamze-i tiz
Deryâ-yı belâ cebîn-i pâki
Çîn-cünbiş-i mevc-i sehmnâki

Mektebde anunla oldı hemdem
Bir nice melek-misâl kız hem
Bir saf kız oturdı bir saf oğlan
 Cem' oldı behişte hûr u gılmân
Oğlanlara kızlar olsalar yâr
Aşkda bulunur revâc-ı bâzâr

Bakış açısı İlahî bakış açısıdır. Anlatıcı kahramanların bütün özellikleri bilmekte, olaya başından sonuna kadar hakim durumdadır.
31. Etkinlik
Altı çizili kelimelerden hareketle Leyla ve Mecnun mesnevisinin dil özelliklerini belirleyiniz.
Ebrûsı hamı belâ-yı uşşak                        
Hem cüft letafet içre hem tâk            
Her kirpiği bir hadeng-i hûnriz
Peykân-ı hadengi gamze-i tiz
Deryâ-yı belâ cebin-i pâki
Çin-cünbiş-i mevc-i sehmnâki
Çeşm-i siyehine sürmeden âr
Hindûsına hem-giriftâr
Ruhsârma reng-i gözeden neng
Hergiz ana gâze vermemiş reng
Mesnevilerde Arapça ve Farsça kelimeler sıkça kullanılmıştır. Yine Türkçe de olmayan tamlamalar göze çarpmaktadır. Altı çizili olan kelimelerden yabancı olanları bugüne kadar hiç değişmeden gelebilmiştir.
32. Etkinlik

Leyla ile Mecnun hikâyesini yorumlayınız ve metnin sizde uyandırdığı hisleri aşağıya yazınız.

Hissettiklerim
33. Etkinlik
a. Okuduğunuz mesneviden hareketle Fuzûlî'nin fikrî ve edebî yönüyle ilgili çıkarımlar yapınız.
1-FUZÛlî
 Fuzûlî, Azeri asıllı Türk divan şairidir. Asıl adı Mehmet oğlu Süleyman'dır. Öğrenimi hakkında kesin bir bilgi olmayıp, eserlerinden İslamî bilimler ve dil alanında çok iyi bir eğitim aldığı anlaşılmaktadır. Türkçe divanının önsözünde “Bilimsiz şiir temelsiz duvar gibidir, temelsiz duvar da değersizdir.” demektedir.
                            Türkçe divanındaki şiirlerini Azeri lehçesinde yazmıştır. Aynı zamanda Arapça ve Farsça divanlarından bu dilleri de çok iyi bildiği anlaşılmaktadır. Eserlerinde kullandığı dil dönemindeki divan şairlerine göre daha sade, anlaşılır bir Türkçedir. Halk deyişlerinden bolca yararlanmıştır.
Bedensel zevklerden ziyade tasavvufî bir aşk, ehlibeyte duyulan özlem, ayrılık acısı şiirlerinin konusunu teşkil etmiştir. Duygu ve düşüncelerini çok içten ve lirik bir şekilde ifade etmeyi kolayca başarmıştır. Bu açıdan bakıldığında Türk şiirinde karşılaştırılabileceği tek şair Yunus Emre'dir. Leyla ve Mecnun mesnevîsi aynı konuda yazılmış (Arapça ve Farsça dahil) en iyi mesnevîlerden biridir.
                            İran şiirinden Hafız, Türk şiirinden ise Nesimî ve Nevâî çizgisini en başarılı şekilde kemale erdirmiştir. Kendisinden sonra gelen bütün divan şairlerini etkilemiştir.
                            Kanuni'nin Bağdat'ı fethinden sonra (1534) padişaha kasideler sunmuştur. Padişah tarafından beğenilen kasideler karşılığında 9 akçelik maaşla ödüllendirilmiştir. Maaşını alamayınca Şikayetnãme'yi yazmıştır. Şikayetnãme Fuzuli'nin en önemli eserlerinden biridir. Şikâyetnâmesinde Fuzuli şöyle der: “Selam verdim rüşvet değildir diye almadılar.
Hüküm gösterdim faydasızdır diye mültefit olmadılar.”
b. Eserle şair arasında nasıl bir bağ vardır? Belirtiniz.
34. Etkinlik
Aşağıdaki konularla ilgili hazırladığınız sunumu arkaşlarınızla paylaşınız.
-  Halk hikâyeleri ve mesnevilerin yapısı, teması ve edebî değeri
-  Halk hikâyelerinin konusundan hareketle film yapılıp yapılamayacağı
-  Halk hikâyeleri anlatan meddahların, günümüz şovmenleriyle ilgisi
-  Halk hikâyeleri ve mesnevilerin çağdaş anlatılardaki yeri
ANLAMA VE YORUMLAMA
35. Etkinlik
a. Dört gruba ayrılınız. İşlediğiniz metinleri ahenk, tema, dil ve gerçeklik yönünden aşağıdaki tabloda karşılaştırınız.

Leyla ve Mecnun  Mesnevisi
Süheyl ü Nev- bahâr Mesnevisi
Ahenk (ses-ritim)
Aruz ölçüsü, tam ve zengin kafiye, aa-bb-cc.. kafiye örüsü
Aruz ölçüsü, tam ve zengin kafiye, aa-bb-cc.. kafiye örüsü
Tema
Aşk, sabır, ayrılık
Aşk, sabır, ayrılık
Dil
Süslü ve ağdalı bir dil
Süslü ve ağdalı bir dil
Gerçeklik
Gerçeklik kurgulanmış, olağanüstülükler eklenmiştir.
Gerçeklik kurgulanmış, olağanüstülükler eklenmiştir.


Kerem ile Aslı Hikâyesi
Dede Korkut Hikâyeleri
Ahenk (ses-ritim)
Kısa cümleler, vurgu ve tonlama, manzum parçalar ahenk oluşturmuştur.
Kısa cümleler, vurgu ve tonlama, manzum parçalar ahenk oluşturmuştur.
Tema
Aşk
Doğruluk, temizlik, kahramanlık…
Dil
Sade ve anlaşılır, nazım-nesir karışık bir anlatım
Sade ve anlaşılır, nazım-nesir karışık bir anlatım
Gerçeklik
Gerçeklik kurgulanmış, yer yer bu gerçekliğie olağanüstülükler eklenmiş
Gerçeklik kurgulanmış, yer yer bu gerçekliğie olağanüstülükler eklenmiş
b. Sınıfa getirdiğiniz metinleri inceleme bölümündeki metinlerle ahenk, tema, dil ve gerçeklik yönüyle karşılaştırınız. Sonuçları sözlü olarak ifade ediniz.

36. Etkinlik
a. Kerem ile Aslı hikâyesi ile Leyla ve Mecnun mesnevisinin temel karakterlerini; kişilik özellikleri, insana özgü gerçeklik ve aşk anlayışları yönüyle aşağıdaki tabloda karşılaştırınız.

Kerem ile Aslı
Leyla ve Mecnun
Kişilik özellikleri
Birbirlerini çok seviyorlar. Kavuşmak için her türlü gayreti gösteriyorlar. Kavuşamıyorlar.
Birbirlerini çok seviyorlar. Kavuşmak için her  türlü gayreti gösteriyorlar. Kavuşamıyorlar.
İnsana özgü gerçeklik
İnsana özgü olan sevgi gerçeğini üzerlerinde taşıyorlar
İnsana özgü olan sevgi gerçeğini üzerlerinde taşıyorlar
Aşk anlayışları
İdealize edilmiş bir aşk anlayışları vardır.
İdealize edilmiş bir aşk anlayışları vardır.
b. Yaşayan halk hikâyeciliği geleneğinin özelliklerini belirtiniz.
DEĞERLENDİRME
a.  Aşağıdaki Leyla ve Mecnun hikâyesiyle ilgili verilen cümlelerin başına doğru ise (D), yanlış
ise (Y) yazınız.
(D  ) Mecnun'un beşerî aşktan ilahi aşka yükselişini anlatır.
(D  ) Leyla ile Mecnun hikâyesinde murabba nazım şekliyle yazılmış bölümler vardır.
(Y) Hikâyenin anlatıcısı kahramanlardan biridir.
(D  ) Fuzûlî kendi aşk anlayışını yansıtır.
(Y   ) Hikâyede olaylar olağanüstü yerlerde geçmektedir.
b. Aşağıda "Kerem ile Aslı" ve "Leyla ve Mecnun" hikâyesiyle ilgili verilen cümlelerin başına doğru         ise (D), yanlış ise (Y) yazınız.
(D  ) Leyla ve Mecnun'un yazarı bellidir. Kerem ile Aslı anonimdir.
(D  ) Leyla ve Mecnun mesnevi nazım biçimiyle yazılmıştır. Kerem ile Aslı nazım - nesir karışıktır.
(D  ) Leyla ve Mecnun'da bir kısım olaylar çölde geçer. Kerem ile Aslı'nın olayı birçok şehirde geçer.
(Y   ) Leyla ve Mecnun, Kerem ile Aslı'dan sonra yazılmıştır.
(D  ) Bu hikâyeler yüzyıllardır meddahlar tarafından anlatılır.

c.  Aşağıdaki cümleler hangi hikâyede geçmektedir?
1.   Isfahan şahının oğludur.                                 (Aslı ile Kerem
2.   İlk defa mektepte karşılaşmışlardır.        (Leyla ile Mecnun)
3.   Aşkı uğruna Müslüman olmuştur.             (Aslı ile Kerem)
4.   İbni Selam adında bir zenginle evlenir.            (Leyla ile Mecnun)
5.   Beşerî aşktan ilahi aşka yükselir.               (Leyla ile Mecnun)
6.   Kayseri'ye uğrar.                                               (Aslı ile Kerem)
7.   Kabe'de dua eder.                                              (Leyla ile Mecnun)
8.   Ah çekip yanarak kül olur.                            (Aslı ile Kerem)

d. Aşağıdaki çoktan seçmeli soruları cevaplayınız.
1. Aşağıdakilerden hangisi "Leyla ve Mecnun" hikâyesinin olaylarından biri değildir?
A) İlk defa mektepte görüşmeleri
B) Annesinin Leyla'yı okula göndermemesi
C) Mecnun'un çöllere düşmesi
D) Babasının Mecnun'u bularak ona nasihat etmesi
E) Nevhel'in savaş sırasında Leyla'nın kabile-
sinden yana olması
2. Leyla ve Mecnun hikâyesiyle ilgili aşağıda verilen yargılardan hangisi yanlıştır?
A) Nazım birimi beyittir.
B) Her beyit kendi arasında kafiyelidir.
C) Aruz ölçüsüyle yazılmıştır.
D) Mesnevi nazım biçiminde yazılmıştır.
E) Beyit sayısı sınırlıdır.

3.     I. Hikâyenin anlatıcısı belli değildir.
II.  Ne zaman ortaya çıktığı tam olarak
bilinmez.
         III. Tamamen mensur şekilde yazılmıştır.
Kerem ile Aslı hikâyesiyle ilgili cümleler­den doğru olanlar hangi şıkta bir arada verilmiştir?
A) Yalnız I            B) Yalnız II           C) I ve II
D) I ve III               E) II ve III


4. Aşağıdaki yargılardan hangisi halk hikâye­lerinin özelliklerinden değildir?
A) Olağanüstü olaylara ve kişilere rastlanır.
B) Aşk, kahramanlık, yiğitlik konularını işler.
C) Manzum ve mensur ifadeler bir aradadır.
D) Halk hikâyeleri yüzyıllar boyu meddahlar tarafından anlatılır.
E) Ortaya çıktıkları dönemde yazıya geçirilmiştir.

 5. Aşağıdaki yargılardan hangisi mesneviler­le halk hikâyeleri arasındaki farklardan bi­ri değildir?
A) Mesneviler bir kişi tarafından yazılır, halk hikâyeleri anonimdir.
B) Mesneviler manzum olarak yazılır, halk hikâyelerinde manzum-mensur ifadeler bir aradadır.
C) Mesneviler divan edebiyatının, halk hikâyeleri halk edebiyatının ürünleridir.
D) Mesnevilerde Arapça ve Farsça kelimele­re yer verilir. Halk hikâyelerindeyse halk dili kullanılır.
E) Halk hikâyeleri Anadolu'da ortaya çıkmıştır. Mesneviler Türk edebiyatına İran'dan geçmiştir.


6.Aşağıdakilerin hangisi bir aşk hikâyesi değildir?
A) Ferhat ile Şirin
B) Vamık ile Azra
C) İskendername
D) Âşık ile Garip
E) Tahir ile Zühre
7. Halk hikâyelerinin edebiyatımızdaki yerini ve önemini belirten kısa bir paragraf yazınız.
HALK HİKÂYESİ
Halk hikâyesi, "âşık" adı verilen saz şairlerinin anlattıkları hikâyelerdir. Bu çeşit hikâyeler, yerleşik hayata (şehir, kasaba, köy hayatına) geçildikten sonra, destanların gördüğü işi görmek üzere oluşmaya baş­lamış ve zamanla, destanların yerini almıştır. Destanlarda bir topluluğun ve o topluluk başındaki hükümdarın meydana gelişi, topluluk içindeki çeşitli birliklerin kendi aralarında çarpışarak tek bir yönetim altında birleşmeleri, daha sonra dış ülkeleri ele geçirmeleri, bu arada doğa ve doğa-üstü kuvvetlerle uğraşmaları v.b. anlatılır. Yerleşik hayat başladıktan sonra ortaya çıkan halk hikâyelerinde ise, şe­hir, aile ve toplum için çatışmalar konu olarak alınır. Destanlardaki soylu kişile­re karşılık, halk hikâyelerinde tüccarlar, zanaatçılar, sanatçılar, halktan kişiler, din adamaları v.b., olayların baş kişisi olur. Bu hikâyelerde de doğa-üstü kuvvetlere (Hızır vb.) ve olağan-üstü olaylara (hayvanların, derelerin vb konuşması, işe karışması, hikâye kişisinin Tanrıya duasıyla herhangi bir engelin ortadan kalk­ması vb.) geniş ölçüde yer verilir.
Halk hikâyesi, nazım ve nesir katışığı eserlerdir. XV. yüzyıl başlarında yazıya geçtiği sanılan, fakat daha önceki yüzyıllarda oluştuğu anlaşılan Dede Korkut Hikâyeleri, bu türün elimizdeki ilk örneğidir.
Destanların, ya da birtakım olaylar üzerine yakılan türkülerin oluşumu gi­bi, halk hikâyelerinin oluşumu da çoğu zaman geçmiş bir olaya, yaşamış bir kişi­nin hayatına bağlıdır (Ercişli Emrah'ın yaşamış bir saz şairi olduğu, Kö­roğ1u ile arkadaşlarının da XVI. yüzyıl sonlarındaki Celâli eşkıyaları arasında adının geçtiği biliniyor). Bunlara benzetme yoluyla, ya da masallardan yararlanı­larak hayalsi hikâyelerde yaratılmıştır. Halk hikâyelerinin oluşumunda gerçek olayların, masalların payı olduğu gibi, İran yoluyla gelmiş bulunan Arap, Hint ve Fars hikâyelerinden (Bin Bir Gece, Kırk Vezir, Tuti-nâme v.b.), bu arada Di­van edebiyatındaki ünlü mesnevî konularından da (Leylâ ile Mecnun, Ferhat ile Şirin, Yûsuf ile Zü1eyhâ v.b.) yararlanılmıştır.
Halk hikâyeciliği geleneğinde bir yandan eski hikâyeler ustadan çırağa, ağızdan ağıza, kuşaktan kuşağa geçerek sürüp giderken bir yandan da yeni olay­lardan yeni hikâyeler düzenlenmiş, bunlar da ustadan çırağa geçme yoluyla ya­şamaya başlamıştır. Destanların olduğu gibi hikâyelerin de kuşaktan kuşağa ak­tarılarak sürdürülmesi geleneğinin yazıya geçmiş en eski belgesini Dede Kor­kut Kitabı'ndaki Deli Dumrul hikâyesinin sonunda görüyoruz:
"Bu boy Deli Dumrul'un olsun, benden sonra alp ozanlar söylesin, alnı açık cömert yiğitler dinlesin."
Sözlü gelenekte yüzyıllarca ağızdan ağıza sürüp gelen hikâyelerden birka­çı somadan yazıya geçmiş, kimileri de ancak XIX. yüzyılın sonlarına doğru ba­sılmıştır.
Halk hikâyeleri, hikâyeci-âşıkların da bölüşüne göre, konuları bakımın­dan başlıca üç bölüme ayrılır: Kahramanlık Hikâyeleri, Aşk hikâyeleri ve Dinî Hikâyeler.
Savaş, dövüş, kabadayılık, babayiğitlik vb. olaylarını işleyen hikâyeler bi­rinci bölüme girer (Dede Korkut hikâyeleri, XVI. yüzyıldan sonra oluşan Köroğlu hikâyeleri vb.); bu yoldaki hikâyelerde eski destan geleneğinin izleri gö­rülmektedir.

Aşk olaylarını işleyen hikâyeler ikinci bölüme girer. Bunların bir bölümü, kimliği bilinen kişilerin (saz şairlerinin, ya da başkalarının) hayatları üzerine ku­rulmuştur (Âşık Garip, Kerem ile Aslı, Emrah ile Selvi Han vb.); bir bölümü ise, kimliği bilinmeyen hayalsi kişiler üzerine kurulmuştur (Elif ile Mahmut vb.). Bu yoldaki hikâyelerde, birbirine kavuşmak isteyen bir kızla bir erkeğin kavuşmalarını önleyen din ayrılığı (Kerem ile Aslı), sınıf ayrılığı (Emrah ile Selvi Han vb.), servet eşitsizliği (Arzu ile Kamber vb.) gibi toplumsal engel­lerle savaşmaları anlatılır.
Dinî hikâyeler ise, tarihe mal olmuş
kahramanları veya dinsel açıdan önemli kabul edilen erdemli
kişileri konu edinen halk hikâyeleridir. Hayber Kalesi, Kan Kalesi, Battal Gazi, Danişment Gazi, Hz. Ali gibi şahısların üzerine kurulmuş hikâyelerdir.

Halk hikâyeleri, genellikle kasaba ve köylerde uzun kış gecelerinde, ra­mazan gecelerinde, düğünlerde ve başka nedenlerle yapılan toplantılarda anlatı­lır. Bir hikâyenin anlatımı, konunun uzunluğuna, hikâyeci-âşıkların gücüne, dinleyicilerin ilgisine göre, her bir toplantı dört beş saat olmak üzere, 3-7 gece, hatta kimi zaman daha da uzun sürer. Hikâyecinin, yere ve zamana göre, asıl ko­nuya eklediği başka olay ve menkıbelere "karavelli" adı verilir. Yukarıda da işa­ret ettiğimiz gibi, nazım ve nesir katışığı olan bu hikâyelerde olaylar nesirle an­latılır; ancak, coşkulu yerlerde hikâyeci-âşık "telle söylemeyi dille söylemeye" yeğ sayar. Hikâyeci, ayakta dolaşarak, gerektikçe vücut ve yüz hareketleri yapa­rak, hikâye kişilerinin konuşma ve duygu özelliklerini ses taklitleriyle belirterek anlatır, çalar ve çağırır. Bu bakımdan, halk hikâyesi, şiir, musiki, hikâye ve oyun özelliklerini kendinde toplamıştır.
Halk hikâyelerinin kendine özgü bir biçimi, bir düzeni vardır. Kesin biçi­mini XVI. ya da XVII. yüzyılda aldığı sanılan bu hikâyeler "Râviyânahbâr ve nâkılân-ı âsâr ve muhaddisân-ı rüzgâr şöyle rivayet ederler ki..." yolunda bir söz kalıbıyla başlar; "döşeme" adı verilen ve nesirle söylenen bir tekerlemeden son­ra asıl konuya girilir; "Ustamızın adı Hıdır, elimizden gelen budur" yolunda bir söz kalıbıyla da sona erer. Hikâyelerin içinde de birtakım söz kalıpları vardır; bunların en ünlüsü, türkülere başlamadan önce söylenen: "Aldı Kerem", "Aldı Garip", "Aldı bakalım ne dedi" yolundaki sözlerdir. Bunun en eski örneğini De­de Korkut Kitabı'nda görüyoruz: "Burada Dirsa Han soylamış, görelim Han'un ne soylamış, aydur."

Halk hikâyeleri; Türk, Arap ve İran-Hint Kaynaklı olmak üzere üç grupta toplanır:
Kaynağı Türk olan hikâyeler: Dede Korkut Hikâyeleri, Kerem ile Aslı, Âşık Garip, Emrah ile Selvihan vb.
Kaynağı Arap olan hikâyeler: Yûsuf u Züleyhâ, Leyla ile Mecnun vb.
Kaynağı Hint-İran olan hikâyeler: Ferhat ile Şirin, Kelile ve Dimne vb.

1 yorum:

  1. allah razı olsun bunu yazandan beni sınıfda kalmaktan sözlümün sıfır olmasından kurtardı coook coook saolun

    YanıtlaSil

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.

Sitede Ara