YGS-LYS Türkçe, Türk Edebiyatı Hazırlık - ÇIKMIŞ SORULAR

13 Eylül 2014 Cumartesi

Sözcüğün Anlamı ve Yorumu (Sözcükler Arasındaki Anlam Olayları)

Sözcüğün Anlamı ve Yorumu (Sözcükler Arasındaki Anlam Olayları)


SÖZCÜKLER ARASINDAKİ ANLAM OLAYLARI

Ad Aktarması (Mecaz-ı Mürsel):  Bir sözcüğün benzetme amacı olmaksızın ilgili olduğu başka bir sözcük yerine kullanılmasına ad aktarması denir.

Ad aktarmasında anlam olayının sözcükler arasındaki ilişkiye göre çeşitli yapılış şekilleri vardır.

Yer - olay ilişkisi:
    ●Bu tür aktarmada yer adı söylenir, ancak bununla o yerde meydana gelmiş herhangi bir olay kastedilir.
*Malazgirt Türklere Anadolu'nun kapısını açmıştır. (savaş)


Yer - yönetim ilişkisi:
    ●Bu tür aktarmada yer adı belirtilir, bununla yönetim kastedilir.
 Bağdat, Washington’la görüşecek.(hükümet yetkilileri)

Yer - topluluk ilişkisi
    ● Sadece yer adından söz edilip  o yerdeki topluluk kastedilir.

  Deprem gecesi İstanbul, geceyi ayakta geçirdi. (İstanbul halkı)


ç. Yön – insan, yer madde ilişkisi:
    ●Yön adlarından biri söylenerek bir bölge ya da ülke anlatılmak istenebilir.
*Bu sergi Doğu’nun sanata bakışını yansıtıyor. (Doğu sözcüğü ile orada yaşayan insanlar kastedilmiştir.)

Ön kapıdan değil arkadan ineceksiniz. (arka (yön) sözcüğü ile arka kapı kastediliyor. Yön söylenerek oradaki yer, madde kastedilmiştir.



d. Sanatçı – eser ilişkisi:
   ●Sanatçı adı söylenerek eserleri kastedilir.
Reşat Nuri’yi okumalısın. (Reşat Nuri’nin eserlerini
Son günlerde radyolar hep Mustafa Ceceli çalıyor. (Mustafa Ceceli’nin şarkıları)

Dış - iç ilişkisi:
  Bir varlığın içi söylenerek dışı, dışı söylenerek içi kastedilir.
Elindeki reçeli masaya bırak. (Reçel kavanozu)
Sobayı yakalım. (Sobanın içindeki odun, kömür)
Tencere durmadan kaynıyor.
Tabağını bitirmeden masadan kalkma.
Ayağını çıkar.
Sırtını çıkar da dışarı öyle çık.

Parça - bütün ilişkisi:
    Bir nesnenin parçası söylenerek bütünü, bütünü söylenerek parçası kastedilir.
Salonda tüm gözler benim üzerimdeydi. (İnsanlar - Parça söylenmiş bütün kastedilmiş.)
Çatma kurban olayım çehreni ey nazlı hilâl. (Hilal, Türk bayrağının bir parçasıdır. Hilal, söylenerek Türk bayrağı kastediliyor.
Usta raketler İstanbul’a geldi. (Tenis oyuncuları)

Uçağımız beş dakika sonra Antalya’ya inecek. (Antalya sözcüğüyle Antalya hava alanı kastediliyor. )

2) Dolaylama: Tek bir sözcükle anlatılabilecek kavramı birden çok sözcükle anlatmaya dolaylama denir. Dolaylamanın oluşmasında isimlendirilen varlığı daha üstün, sevimli ve çarpıcı gösterme arzusu vardır.
                   Sözcük                                               Dolaylama
                   Turizm                                                Bacasız Sanayi
                   Rakı                                                   Aslan Sütü
                   Pamuk                                               Beyaz Altın
                   Kömür                                               Kara Elmas
                   İzmir                                                  Ege’nin İncisi
                   Kaleci                                                File Bekçisi
                   Atatürk                                              Ulu Önder
                   Sinema                                               Beyaz Perde
                   Afrika                                                Kara Kıta
                   Doktor                                                           Beyaz Önlüklüler
                   Kıbrıs                                                Yavru Vatan   
                   Amerika                                             Yeni Dünya
                   Köpek                                                Pire Torbası
                   Balık                                                  Derya Kuzusu
                   İstanbul                                              Yedi Tepeli Şehir
                   Hırsız                                                 Kasa Faresi
                   Top                                                     Meşin Yuvarlak

3) Deyim Aktarmaları:
    Anlatıma güç kazandırmak, anlatımı etkili kılmak ya da duygu ve düşünceleri kısa yoldan      anlatmak için başvurulan yollardan biri de deyim aktarmasıdır.
     Birbiriyle ilgili iki sözcük arasında var olan benzerlik ilişkisine dayanarak bu sözcüklerden birisinin adını ötekine vermeye deyim aktarması denir.
     Deyim aktarması dört şekilde yapılır:

a.       İnsandan doğaya aktarma:
İnsanlara özgü duygu, düşünce ve davranışların insan dışındaki varlıklara aktarılmasıdır.
İnsandan doğaya aktarma olayına “kişileştirme” de denir.

Ağaçlar bugün çok hüzünlü.
Onun ölümüne gökyüzü ağladı.
Güneş bize gülümsüyor.

Ay suda bestelerken en güzel şarkısını
Küreklerim de suya en derin şiirini yazdı.

b. Doğadan insana aktarma:
    Deyim aktarmalarının bir türü de doğayla ilgili öğelerin insan için kullanılmasıdır. Her dilde görülen bu aktarmalar arasına hayvan adları, doğadaki nesnelerin niteliklerini yansıtan sıfatlar başta gelir.

Onun ne domuz olduğunu bir ben bilirim.
Bu oduna insanlara nasıl davranacağını öğretemedim.
Tilki, dolandırdı bizi ve tüm paramızı aldı.

●Doğadaki nesneler için kullanılan "sert, yumuşak, yırtık, pişkin, ağır, hafif, çig,..." gibi sözcükler insana aktarılarak  deyim aktarılması yapılabilir.

Onun ne kadar çiğ bir adam olduğunu anladım.
*Hayatımda böyle pişkin birini görmedim.
Genç adam yaşadıkları yüzünden erken olgunlaştı.
Sert bir insandır, herkes çok korkar ondan.

c.  Doğadan doğaya aktarma:
Doğadaki varlıklarla ilgili kavramların yine doğadaki varlıklarla anlatılmasıdır.

Deniz kudurmuştu sanki.
Ay, damlıyordu yapraklardan. ( Ay, damlayan bir nesneye, sıvıya benzetilmiş.)
Bir aslan miyav dedi
Minik fare kükredi.

d. Duyularla ilgili kavramlar arasında aktarma:
    Deyim aktarmalarının bir türü de duyularla ilgili kavramlar arasındaki aktarmalardır. Bu tutumla, örneğin tat alma duyusuyla ilgili bir kavram işitme duyusuna ait kavramla bağdaştırılmış, dokunma duyusunu ilgilendiren bir sıfat görme duyusuna ait bir kavramla birleştirilmiş olur.
Böyle acı sözler söylememeliydin. (acı= tatma, söz= işitme)
Tatlı bakışları beni mest etti.
Etrafa keskin bir koku yayıldı. (keskin= dokunma, koku=koklama)
*Müdür sert bakışlarıyla öğrencileri süzdü. (sert = dokunma , bakış = görme)



Somutlaştırma:
    Dilimizdeki deyim aktarmalarının bir türü de somutlaştırmadır. Her dilde görülen bu olay soyut, anlatılması güç duygu ve düşünceleri somut kavramlarla anlatması  biçiminde  ortaya çıkar.
*Adam, küreğin sapını iyice kavradı. (sıkı sıkı tutmak - somut)
*Çocuk, anlatılan konuyu kavradı. (anlamak - soyut) (Somutlaştırma yapılmıştır. Soyut bir sözcük olan “anlamak” sözcüğü somut bir sözcükle (kavramak) anlatılmıştır.

Başka bir örnek verelim:
Anahtarımı evde unutmuşum.
Başarının anahtarı çalışmaktır. (Bu cümlede somutlaştırma yapılmıştır. “Elde etmek, sağlamak, kazanmak” anlamındaki soyut kavramı somut olan “anahtar” sözcüğüyle anlatılmış somutlaştırma yapılmıştır.)

  ●Türkçe, deyimler açısından çok zengin bir dildir. Deyimlerimizin çoğunda somutlaştırma vardır.
*Topun ağzında olmak: Tehlike durumunda bulunmak
*Doluya koydum olmadı, boşa koydum dolmadı: Çıkış yolu bulamama
*Öküz altında buzağı aramak: sorun çıkarmaya çalışmak



Güzel Adlandırma: İnsanları rahatsız edecek bazı kavramların yerine daha güzel sözlerin kullanılmasıdır.

engelli: sakat
akıl hastası: deli
ince hastalık: verem
görme engelli: kör
vefat etmek: ölmek
son yolculuk: ölmek


Kinaye(Değinmece): Bir sözü hem gerçek hem de mecaz anlama gelecek şekilde kullanmaktır. Kinayede asıl anlatılmak istenen sözün mecaz anlamıdır.

 *Usta sanatçı, genç şairin elinden tuttu.  Elinden kavramak (gerçek anlam), destek olmak, yardım etmek (mecaz anlam)

*Depremde zarar görenlerin yaraları sarıldı. Bu cümlede de yaraları sarmak tedavi etmek (temel), teselli etmek (mecaz) anlamda kullanılmıştır.


9)Tariz(Dokundurma): Bir sözcüğü tam karşıtını düşündürecek biçimde kullanmaktır.Amaç iğneleme yapmaktır.

*Aferin oğlum bu sene de sınıfta kalmışsın.
*Erkencisin saat on iki oldu.
*Çok hamarat, hiçbir iş yapmamış.
DİKKAT:  Tariz ile kinayeyi karıştırmamak gerekir. Tarizde sözün gerçek ya da mecaz anlamda kullanılmasından çok,  karşıt anlamı önemlidir. Kinayede ise sözün her iki anlamının da kullanıp kullanılmadığına bakılır.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.

Sitede Ara