İkinci Yeni Şiir Hareketi
Türk şiir haritasındaki şekillenme Cumhuriyet döneminde çok daha yoğun hal
alır. Aynı dönem içerisinde birbirinden farklı anlayışla yola koyulan şiir
hareketlerinin varlığı bunu göstermektedir.
1950'li yılların ortalarına doğru şekiller ve günümüze kadar devam eden
"İkinci Yeni" hareketi de bunlardan birisidir. İkinci Yeni ismini,
Muzaffer Erdost 1956 yılındaki "Pazar Postası" dergisinde ilk kez
kullanır.
Birinci Yenicilerin şiire ait her türlü estetik ve yapısal unsurları
dışlamaları dönemlerinde ciddi bir tepkiyle karşılanır. Mevcut şiire
(sıradanlaşan söze) yeni bir hamle yaptırmak gerektiğine inanan şairler bu
tepkinin nedenini şöyle açıklar.
"1. İkici Yeninin kendinden önceki bu şiir, anlama dayanan bir
şiirdir, İkinci Yeni ise anlama karşıdır.
2. Orhan Veli, Melih Cevdet, Oktay Rifat şiiri salt
şiirden yana değildir. İkinci yeni salt şiirdir." (Berk 1992: 95)
Garipçilerin şiiri basite indirgemelerine bir tepki
olarak doğan bu hareketin kaynağı, Garip 'inkiyle aynıdır. I. Dünya Savaşının
doğurduğu bunalım üzerinde şekillenen dadaizm ve sürrealizm akımları İkinci
Yeni'ye de kaynaklık etmiştir. Bilincin kurduğu bütün düzenlerin insan ve
problemlerini çözemediğine tanıklık eden bu nesil, bu nedenle bilincin
biçimlendirdiği kurulu düzenine ait her şeyi reddetmekle
işe başlar. Bir yerde, ferdin kurulu düzen ve onun biçimlendirdiği her şeye
karşı ayaklanması olan bu akımlar, bizim edebiyatımızda yer alır. Tahsin
Saraç'ın, dada'yla ilgili tespiti bu akımın en önemli özelliklerini
açıklamaktadır. "Hiçbir sanat kaygısı yoktur ve onca sanat, karton şatolar
gibi çökerttiği dil, biçim, uyak vs. gibi kaygılardan kurtulduğu andan itibaren
başlar. İstenilen sadece bütün değerlerin yıkılması, toptan inkârına
gidilmesiydi." (Saraç 1960:148) Çıkış noktası dadaizm olan sürrealizm de
şiire has her türlü kuralı boşlaması ve aklın kontrolünden uzak otomat bir yazı
düzenini kabullenmesiyle İkinci Yeni 'ye kaynaklık eder.
Bu edebi hareket, İkinci Dünya Savaşı'nın getirdiği
toplumsal yoksulluk ve tek partili yönetimin dayatmacı politikaları sonucunda
bunalan aydınının kendisini ifade ediş tarzına da uygundur. Böylece aklın
biçimlendirdiği yüzeysel anlamı dışlayan bu şiir hareketi, kendisine bilinç
otomatizmini esas alarak imge yüklü, kapalı ve kilitli bir dili tercihi eder.
Zamanla imge yükü ağırlaşan bu şiir hareketi kendi içine kapanarak
kendine özgü bir dil dünyası Birbirinden uzak ara
unsurların bir araya getirilmesinin temelinde okuyucuyu sarsma, dağıtma
ve anlamı yokuşa sürme dileği yatmaktadır. Montaj ve kolaj tekniklerinin
yardımıyla metinler arası ilişki kurularak şiirin anlam ve anlatım
olanakları çoğaltılır. Böylece kapalı ve metinler arası göndergeleri olan
yoğun şiir dilini çözmek şiir kültürü olan donanımlı bir okur kitlesini
gerektirir.
İkinci Yeniciler, geleneği tümüyle dışlayarak içsel, bireyci bir şiir
anlayışına yönelirler. "Anlamsızlığın anlamı" ve "anlamsızlığa
kadar özgür olmak" şiir anlayışlarının amaçlarından biridir. Hareketin
öncülerinden İlhan Berk'in anlatımıyla, "Sözün üstünü çize çize
yürüyen" (Berk 1997:9) bir şiir dili vardır. Mitin sisli dünyasından kopardıkları
nesneleri, şiir dilinin buğusuyla kararak somut unsurlarından arındırılmış
soyut ve belirsiz estetik bir dünya kurarlar.
Dili, şiirin baş tacı edinen bu hareket,
"deliliğin dili" diyebileceğimiz yargısız ve öznesiz bir otomatizmi,
şiirleri için çıkış yolu olarak seçer. Kendine özgü yinelemeler ve sapmalarla
düzleminden koparılan dil, şiirin merkezinden uzaklaşarak imge bataklığına
dönüşür. Genellikle başarısız kalmış imge dönüştürümünden kaynaklanan
kanserojen imge yapısı, II. Yeni şiirinin en zayıf noktalarından biridir.
Genellikle radikal imgelerle şiddetli imgelerin (The wiolent imagery)
özümsenmemiş bireşimleri, şiiri kapalı ve külfetli bir bilmeceye dönüştürür.
Bilhassa, İlhan Berk ve Ece Ayhan 'm şiiri, bu tarz bireşim (sentez) sorunlarını
oldukça derin boyutta yaşamasına, bir bakıma üretmesine rağmen, şiir diline
yeni deneyimler kazandırmaktan da geri kalmaz. Asım Bezirci, bu harekete dahil
olan şairlerin özelliklerini şöyle açıklıyor: "İmgeye kapılarını sonuna
kadar açmakla kalmamışlar, edebi sanatlara özgürlük tanıyarak konuşma diline ve
ortak dile sırt çevirmişlerdir. Duyguya ve çağrışıma yaslanarak yoksul
çoğunluğun yerine aydın azınlığa seslenmişlerdir."(Bezirci 1979, 9)
İkinci Yeni'nin önde gelen şairleri İlhan Berk, Cemal
Süreya, Sezai Karakoç, Edip Cansever, Ece Ayhan, Turgut Uyar ve Oktay
Rıfat’tır. Yukarıda isimleri sayılan şairlerin büyük bir kısmının kabul
etmemesine rağmen bu edebi hareketin kurucusuyla ilgili olarak dönemin önemli
bir eleştirmeni olan Nurullah Ataç'ın söyledikleri kayda değerdir:
"İstanbul'a gitmiştim, orada Bay Oktay Rıfat’ın bundan önce yazdıklarım
beğenen, sevenlerle de konuştum." Perçemli Sokak" karşısında çekingen
davranıyorlar, ısınamıyorlar o betiğe, gene eski yoluna dönmesini bekliyorlar...
Buna sevindim diyemeyeceğim, diyemeyeceğim ya, gene de beni sevindiren bir
yanı var: Bay Oktay Rıfat’ın gerçekten yeni, başka ülkeler değilse de bizim
için büsbütün yeni bir çığır açtığını gösteriyor. Yeni olan çabuk çabuk beğenilmez.
Bense Bay Oktay Rifat'ın bu yeni yolda kalmasını çok istiyorum, bundan. Başka,
bundan yeni bir yola geçebilir, eskiye dönmemelidir." (Ataç 1957: 2)
İkinci Yeni hareketi zamanla büyük çoğunluğu Marksist: İlhan Berk, Cemal
Süreya, Edip Cansever, Turgut Uyar ve bunların dışında Sezai Karakoç'un
öncülüğünde İslamcı bir yol ayrımına varmıştır. Ancak her iki kanatın ayrışması
daha çok takip ettiği imgelerde görülür. Anlatım teknikleri bakımından
birliktelik söz konusudur. İkinci Yeni şiir hareketi, imge anlayışı bakımından
şiir coğrafyamız içerisinde etkisini devam ettirmektedir.
İkinci Yeni şiirinin genel özelliklerinin şu başlıklar altında
toplayabiliriz:
1. İkinci Yeni şiiri, nesnenin genel
görüntü dünyasını değiştirme dileğiyle soyutlamaya gider ve gerçeküstü bir
tablo gibi, eşyalar arası sınırları kaldırarak biçimsel farklılıkları aşmayı
dener. Soyutlam eğilimi, betimleyici niteliği ve biçimi bozan tavrına uygun
olarak en çok batık imgeleri kullanan İkinci Yeni şiiri, bu yönüyle Divan
şiirindeki Sebk-i Hindi akımına benzer.
2. İkinci Yeni şiiri, imgeci bir
şiirdir. Bu yüzden ilk okunduğunda pek anlaşılmaz ve okuyucudan hazırlık
dönemi geçirmesini ister.
3. Anlamı karartan ve gizleyen bir
tavır takınırlar. Sözcüklerin gündelik kullanımlarla yiten anlamı yerine,
çağrışımlarla derinleşen ve çoğalan değer'ine önem verirler. Her sözcüğün
değer'i, o sözcüğün içinde yer aldığı metnin diğer birimleriyle girdiği
ilişkiden doğan çoğul anlam evrenidir.
4. Şahıs kadrosunu genellikle mitin
gizemli dünyasından geçerler ve bilhassa Yunan mitolojisinden alınan sembolik
tiplerin (Meduza, Phoenix gibi) hazır imge dağarından yararlanırlar.
5. Günlük konuşma dili dışlayarak
kurulu dilin yapısını bilinçli bir biçimde bozarlar.
6. Halkın yaşam alanlarından ve
kültürel yaratımlarından uzaklaşmak isteyen İkinci Yeniciler, Garip şiirinin
halk şiiri ve folklordan yaptığı tip, imge ve söylem ödünçlemelerine kapıları
kapatırlar. Folklorik malzemenin şairin kişiliğini ezeceğini savunduklarından
"Folklor şiire düşman" sloganını geliştirirler.
7. Kentli küçük insan tipinin
çizilmesine ve bu tipin Süleyman Efendi tiplemesinde olduğu gibi
idolleştirilmesine son verirler.
8. Konu, öykü ve olay, şiirin
bünyesinden silinmek istenir. Bu yüzden İkinci Yeni şiiri, daha çok
betimleyici metinlerden oluşur.
9. Düşünsel
arka-planlarını genellikle varoluşçu düşünürlerin (bilhassa J.P. Sartre)
görüşleri; estetik arka-planlarını ise daha çok gerçeküstücüler ve dadacıların
sanat anlayışları belirler.
10. Nükte, şaşırtmaca ve tekerlemeden kaçarlar.
11. Duyguya ve çağrışıma dayanarak şiirin içsel
zenginliğini daima yeni yorumlara okumalara açık bırakırlar.
12. Garip şiiri yoksul çoğunluğun yaşama
koşullarını ve zevk anlayışını dikkate alırken, İkinci Yeni daha çok aydın
kesimin ve elit tabakanın zevkine hitap eder.
13. Şiiri, diğer sanatlarla yakın ilişkiye
sokarlar. Dolayısıyla musiki ve özellikle de resme ait görsel imgelerin hazır
imge rezervlerinden yararlanırlar.
14. Bilinçaltı otomatizmine yönelerek; şiiri
aklın, ahlâki endişelerin, yasaların ve alışılmış her türlü sınırlayıcı,
baskıcı düzeneklerin dışına çıkarmak isterler.
15. Biçimin içerikten önce geldiğini
savunan İkinci Yeniciler, siyaset dışı kal-
maya özen
gösterirler.
(Ramazan Korkmaz, Dr. Tarık Özcan, Yeni
Türk Edebiyatı El Kitabı, Grafiker Yay., Ank. 2007)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.