1. "En iyisi, işi oluruna
bırakmak; biraz geniş olunuz." cümlesinde "geniş" sözcüğünün
anlamına en yakın kullanım, aşağıdakilerden hangisinde vardır?
A) Bu konuda oldukça geniş bilgi sahibiydi.
B) Geniş bir soluk aldıktan sonra konuşmaya başladı.
C) Oldukça geniş bir dost çevresi vardı.
D) Geniş iş imkânları varken yine de çalışmazdı.
E) Her olaydan kolayca etkilenmeyen geniş bir adamdı.
2. Aşağıdakilerden hangisinde altı çizili söz, anlamca
ötekilerden farklıdır?
A) Çocuk bu yıl sınıfını geçebilirdi; ancak
hastalandı.
B) Ne de olsa o, bu işten anlayan birisiydi.
C) Arkadaşımız çok zeki idi; yalnız, çalışmıyordu.
D) Bahar geldi; fakat havalar daha ısınmadı.
E) Ne var ki o, bu konuda gerçekten haksızdı.
3. "Bu
konunun önemini ona anlatabilmek için —- " sözleri, aşağıdakilerden
hangisiyle tamamlanırsa cümle, "karşısındakini inandırmak için uzun
süre konuşmak" anlamını kazanır?
A) sözü bağladım
B) hemen sözünü kestim
C) çok dil döktüm
D) derhal söz aldım
E) sözümü esirgemedim
4. Resimlere
bakarken, geride bıraktığım yıllar birer birer gözlerimin önünden geçti.
Bu cümleye altı çizili sözün kattığı anlam,
aşağıdakilerin hangisinde vardır?
A) Olayları daha gerçekçi bir yaklaşımla
değerlendirmeyi öğrendim.
B) Kişi, başkalarının başına gelenlerden ders almasını
bilmelidir.
C) Bugün, geçmişte yaşadığım kimi olayların anlamını
çok daha iyi kavrayabiliyorum.
D) Okulun bahçesinde koşup oynayan çocukları görünce,
öğrencilik günlerimi anımsadım.
E) İnsan, zaman zaman, yapmak isteyip de
gerçekleştiremediği şeyleri düşünür.
5. Böylesine ince eleyip sık
dokuyankimse görmemiştim.
Altı çizili deyimin bu cümleye kattığı anlam,
aşağıdakilerin hangisinde vardır?
A) O, bir işe başlamadan önce işi, bütün
ayrıntılarıyla tartıp karar verir.
B) Dıştan çok hoş görünen bu işin, ne kadar güç
olduğunu bir ben bilirim.
C) Yazıyı, yeniden inceleyip düzelttikten sonra
daktilo edeceğim.
D) Bundan sonra, onun neler yaptığını sık sık kontrol
etmelisin.
E) Önemsiz bir konuyu bu kadar büyütmen çok yersizdi.
6. Aşağıdaki cümlelerden hangisi, üslupla ilgili bir
yargıdır?
A) Romancının işi, insanların hangi koşullar altında,
nasıl düşündüğünü göstermektir.
B) Bir romancı roman kişilerini yargılamamalı, onların
yansız bir tanığı olmalıdır.
C) Bir romanın başarısı, yaşanmış olayları anlatmış
olmasına bağlıdır.
D) Bir romanın kalıcılığı, okuyucusunun ilgisini
çekmesiyle ölçülür.
E) Romancı, roman kişilerinin karakterlerini çizerken
onların diliyle konuşmak zorundadır.
7. Aşağıdaki cümlelerden hangisi, söyleyenin kişisel
düşüncesini içermemektedir?
A) Bu sanatçımızın, oyun yazarları arasında kendine özgü
bir yeri vardır.
B) Hangi türde yazarsa yazsın, bu sanatçının insanı
ele alış biçimi değişmiyor.
C) Ansiklopedilerde romancılığı da belirtildiği halde,
ders kitaplarında adı oyun yazarları arasında geçiyor.
D) Her oyununda özgün olma, insanı derinliğine tanıtma
ve yansıtma çabasını sürdürüyor.
E) Arı bir Türkçeyi, konusu ne olursa olsun, bütün
oyunlarında başarıyla kullanıyor.
8. Aşağıdakilerin hangisinde, ikinci cümle
birincisinin açıklaması değildir?
A) Dili bir kâğıda benzetebiliriz. Düşünce, kâğıdın ön
yüzü; ses, arka yüzüdür.
B) Bilgilerimizi dil yoluyla elde ederiz.
Düşüncelerimizi ise dilin yapı taşı olan sözcüklerle biçimlendiririz.
C) İnsan gerçeği hepimizin malıdır. Kötü adamda da
bizden bir parça var, kahramanda da.
D) Mimar Sinan'ın yapılarında olağanüstü bir bitmişlik
vardır. Ne bir tuğla eksik, ne bir tuğla fazla.
E) Bazen keşke gazete olmasaydı diyorum. Gazetenin
zamanımı çaldığını düşünüyorum.
9. (I) Sanatçı,
çocuk kitaplarında, yetişkin yazınının konusu sayılan insan ilişkileri,
yabancılaşma, kimlik arayışı gibi sorunları işler. (II) Başka bir deyişle,
çağdaş dünyanın sorunlarını masalsı bir biçimde çocuk dünyasına aktarır. (III)
Çocukların bu yolla bilinçlenmelerini ve eleştirel bir bakış kazanmalarını
ister. (IV) Bunun için de onlara düşsel bir ortam değil, gerçeklerle yüz yüze
gelecekleri bir dünya sunar. (V) Bu özelliği nedeniyle çocukların yanı sıra
yetişkinler de yazarın kitaplarını büyük bir ilgiyle okurlar.
Yukarıdaki parçada sözü edilen sanatçının amacı,
numaralanmış cümlelerin hangisinde belirtilmiştir?
A) I. B) II. C) III. D) IV. E) V.
10. (I) Baharın geldiği, ağaçların
çiçek açmasından belliydi. (II) Gökyüzü masmaviydi. (III) Koca bir mevsim
toprağı altına alan ve köyü örten kar, dağların tepesine çekilmişti. (IV) Ayaz
yoktu; yel de esmiyordu. (V) Yamaçtaki tarlalarda çift süren köylüler vardı.
Bu parçadaki numaralanmış cümlelerin hangisinde,
ötekilerden farklı bir duyu organı aracılığıyla algılanan ayrıntılara yer
verilmiştir?
A) I. B) II. C) III. D) IV. E) V.
11. (I) Kapıyı uzun
boylu, güler yüzlü bir adam açtı.
(II) Önce beni tepeden tırnağa şöyle bir süzdü.
(III) Sonra, büyük bir incelikle beni salona buyur etti.
(IV) Ona şair olduğumu söyleyince gözleri parladı.
(V) Şiirler ve şairler üzerine uzun uzun konuştuk.
Yukarıdaki cümlelerin hangisinde, gözleme yer
verilmemiştir?
A) I. B) II. C) III. D) IV E) V.
12. Aşağıdaki cümlelerden hangisi, sanatçının resim tekniği
ile ilgili tutumunu yansıtmaktadır?
A) Resimlerimde şehir insanıyla, onun kültürel
yapısını yansıtmaya çalışıyorum.
B) Benim dilim, resimlerim olduğu için, onlarla kimi
zaman hüznümü, kimi zaman da sevincimi yansıttım.
C) Işığın etki gücünden de yararlanarak, sıcak
renkleri ön plana çıkarıyorum.
D) Sevgisiz bir dünya düşünemediğim için,
"sevgi"yi resimlerimden hiç eksik etmedim.
E) Son resimlerimde kadın-erkek yaşamına yeni bir
boyut kazandırmayı amaçladım.
13. Gerçeğin yalnız
bir parçasını söylemek, gerçek üstüne hiçbir şey söylememektir.
Aşağıdakilerden hangisi, bu cümleye yakın anlamdadır?
A) Gerçek, değiştirilerek anlatılırsa
inandırıcılığından çok şey yitirir.
B) Gerçek, ancak bütünüyle ortaya konulduğu zaman,
eksiksiz anlatılmış olur.
C) Gerçeği bütün yönleriyle anlatmak sakıncalıysa,
onun bir bölümü anlatılmalıdır.
D) Gerçeği anlatabilmenin koşulu, onu bütün yönleriyle
bilmektir.
E) Gerçekler gizlenmek isteniyorsa, değişik anlatım
yolları aranmalıdır.
14. İnsanların en
kötüsü, en fazla kabuğuna çekilen, yüreğini yalnız kendine çevirendir; en iyisi
de sevgilerini eşitçe, herkesle paylaşandır.
Aşağıdakilerden hangisi, bu cümleye yakın anlamdadır?
A) Çevresindekilerle ilişki kurmayanlar kötü, onları
ayrını gözetmeden aynı ölçüde sevenler ise iyi insanlardır.
B) İyi insanlar, bütün sıkıntılarını, sevdiklerine hiç
çekinmeden anlatırlar.
C) Başkalarından kaçan, kendi yalnızlıkları içinde
yaşayan insanlar, kötülük düşünürler.
D) Çevresinden uzaklaşma, insanı sevgisizliğe iter.
E) İnsanın sevgi görmesi, başkalarına sevgi
göstermesine bağlıdır.
15. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde, "de"
bağlacıyla aynı anlama gelen bir sözcük kullanılmıştır?
A) Hasta olmasaydım onu karşılamaya giderdim.
B) Yalan söylese bile ağzımı açmayacaktım,
C) Yerine yenisini alsan daha iyi olur sanıyorum.
D) Sokağa çıkacaksak paltolarımızı giyelim.
E) Yerime bakacak birini bulursam, yarın gelmeyeceğim.
16. Türkçede, ad tamlamalarında
kaynaştırma sesleri n ve ş'dir.
Aşağıdaki sözcüklerden hangisiyle bir ad tamlaması
yapılırken bu kurala uyulmaz?
A) elma
B) yara
C) su
D) yazı
E) mavi
17. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde, "ama"
sözcüğü, pekiştirme görevinde kullanılmıştır?
A) Çok zorladım; ama yaran olmadı.
B) Bir zamanlar burada eski ama sağlam bir ev vardı.
C) Bir derdin var senin; ama bana söylemek
istemiyorsun.
D) Yine gelecekmiş; ama çok kalmayacakmış.
E) O günden sonra onu hiç, ama hiç görmedim.
18. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde, zarf tümleci yoktur?
A) Biz bu geziye katılacağız.
B) Geceyi uyuyarak geçireceğiz.
C) Bizimle gelirseniz pek sevineceğiz.
D) Erkenden yola çıkacağız.
E) Her şeyi ayrıntılarıyla düşüneceğiz.
19. Saraçhanebaşı'ndaki yıllanmış
Bozdoğan Kemeri’nin eteklerine yaslanmış eski bir medrese olan müze binası, bu
tür sergilerle izleyicilerine geçmişten geleceğe uzanan ilginç köprüler
kuruyor.
Bu cümlenin öznesi, aşağıdakilerden hangisidir?
A) Saraçhanebaşı'ndaki yıllanmış Bozdoğan Kemeri
B) Bozdoğan Kemerinin eteklerine yaslanmış eski bir
medrese
C) ilginç köprüler
D) geçmişten geleceğe uzanan ilginç köprüler
E) Saraçhanebaşı'ndaki yıllanmış Bozdoğan Kemerinin
eteklerine yaslanmış eski bir medrese olan müze binası
20. Aşağıdaki cümlelerin hangisi, yapısına göre basit,
söz dizimine göre devrik bir fiil cümlesidir?
A) Bu opera, eski bir müzik öğretmeninin hayat
hikâyesine ilişkinmiş.
B) Aynı romanın birçok çevirilerinin yapıldığını
biliyoruz.
C) Bütün bu iddialar, bir tek şeyi ortaya koyuyor
bence.
D) Son okuduğum romanda olay örgüsü karmaşık.
E) O anda vereceği yanıtı düşünüyordu galiba.
21. Aşağıdaki cümlelerden hangisi, özne, nesne, zarf
tümleci ve yüklemden oluşmuştur?
A) O basketbol maçım ben izlememiştim.
B) Güreş milli takımımız, önümüzdeki hafta Polonya'ya
gidecek.
C) İki büyük takım arasındaki maç, berabere
sonuçlandı.
D) Takım arkadaşım, attığım topu hemen yakaladı.
E) Geçen seneki yarışmalara bizim okul katılmadı.
22. Arada sırada telefonla görüşüyoruz.
Bu cümlenin yüklemi çatı bakımından, aşağıdaki
cümlelerden hangisininkiyle benzerlik göstermektedir?
A) Kendisiyle sık sık buluşuyorduk.
B) Zor bir işin altına girmiştik.
C) Öfkesi sonunda yatışmıştı.
D) Dostluğumuz günden güne gelişiyordu.
E) Evine gidip mutluluklar dilemiştik.
23. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde bir yazım yanlışı
vardır?
A) Üzerinde eskimiş, rengi atmış bir palto vardı.
B) Kipriklerine kadar toza toprağa bulanmıştı.
C) Evler uzaktan belli belirsiz görünüyordu.
D) Irmağın kıyısında oynayan çocuklar vardı.
E) Akşam, arabalara binerek köye döndüler.
24. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde boş parantezle
belirtilen yere noktalı virgül (;) getirilmelidir?
A) "Yoo ( ) güvercinlerime dokunmayınız."
dedi.
B) At ölür, meydan kalır ( ) yiğit ölür, şan kalır.
C) Çocuk, bütün cesaretini ( ) belki de düşünme gücünü
kaybetmişti.
D) Yuvarlak yüzlü, beyaz saçlı ( ) otuz yaşlarında bir
adamdı.
E) Ahşap ( ) iki katlı, eski bir evde oturuyordu.
25. Bayan (I) satıcıya vitrinde
gördüğü (II) kazağın (III) eşini almak (IV) istediğini (V) söyledi.
Bu cümledeki anlam karışıklığını gidermek için
numaralanmış yerlerin hangisine virgül (,) getirilmelidir?
A) I. B) II. C) III. D) IV. E) V.
26. Sokaktan gelen gürültü gittikçe
artıyor, ürkütücü, korku verici çığlıklara dönüşüyordu.
Bu cümledeki eylemlerde görülen dereceleniş biçimi,
aşağıdakilerin hangisinde vardır?
A) Birçok konuda onlar gibi düşünüyor, olaylar
karşısında onlar gibi davranıyordu.
B) Kızdığı zaman gözü dünyayı görmeyen, huysuz biri
olurdu.
C) Sorunlar, zamanında çözüm bulunmadığı için günden
güne büyüyor, çözülmesi güç bir hal alıyordu.
D) Genç kız, dirseklerini dizlerine dayamış, derin
derin düşünüyordu.
E) Bu haberi duyunca üzüldü, kimseye bir şey
söylemeden, sessizce odadan çıktı.
27. (I) Kitap okumak için yaz, daha
uygun bir mevsimdir. (II) Havalar ısınmaya başlayınca, doğanın her köşesi bir
okuma yeri olur. (III) İstediğiniz yeri seçebilirsiniz. (IV) Parkta, deniz
kıyısında, bir ağaç altında gönlünüzce okuyabilirsiniz. (V) Okuma biçimi ve
yöntemi kişiden kişiye değişir. (VI) Kimileri beş on kitabı birden okumayı
sever. (VII) Kimileri de bir kitabı bitirmeden ötekine başlamaz.
Bu parçada, kaçıncı cümle ile başlayan bölüm, ayrı bir
paragrafta yer almalıdır?
A) III. B) IV. C) V. D) VI. E) VII.
28. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde, aynı anlama gelen
sözcüklerin bir arada kullanılması anlatım bozukluğuna yol açmıştır?
A) Sabah akşam yapılan bu yürüyüşlerin insanı
dinlendirdiğine inanıyorum.
B) Her gün, öğle ve akşam aynı yemeği yemenin insanı
bıktırdığını kimse inkâr edemez.
C) Onu, yaz kış, her sabah durakta otobüs beklerken
görürdüm.
D) Onun ikide birde, yerli yersiz bu konuyu açmasından
rahatsız oluyoruz.
E) Doktor ona, iki günde bir günaşırı, bir aspirin
almasını söylemiş.
29. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde, aynı anlama gelen
sözcükler gereksiz yere bir arada kullanılmıştır?
A) O, çok çalışkan, titiz bir öğrencidir.
B) Bir eserin, nasıl incelenip eleştirileceğini
öğrenmen gerekir.
C) Son günlerde durmaksızın çalışıyor, çok
yoruluyordu.
D) Sigara içmenin sağlığımıza ve sıhhatimize zarar
verdiği kesin olarak biliniyor.
E) Onu, herkes mutlu ve sevecen bir insan olarak
tanırdı.
30. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde, bir anlatım
bozukluğu vardır?
A) Yanılmıyorsam, onunla ilişkisi olduğunu tahmin
ediyorum.
B) Evden erken çıkabilirsem, arkadaşıma uğramayı
düşünüyorum.
C) Onunla bir daha karşılaşırsam, bu konuyu
tartışacağım.
D) İşlerimi bitirebilirsem, sizinle yürüyüşe
çıkacağım.
E) Yağmur yağmazsa, açık havada dolaşacağım.
31. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde, bir anlatım
bozukluğu vardır?
A) Soğuklar yüzünden okullar bir hafta kapatıldı.
B) Ahmet Bey, derneğimizin üye ve ikinci başkanıdır.
C) Bugünlerde resim yapmaya bir türlü vakit bulamıyorum.
D) Yazarın bu ikinci romanı, beni düş kırıklığına
uğrattı.
E) Dinlenmek için yaz tatilim iple çekiyorum.
32. Sanatçı, son
günlerde okuduğu ve ilginç buldukları üzerine şunları söylüyor.
Bu cümledeki anlatım bozukluğunu gidermek için
aşağıdaki değişikliklerin hangisi yapılmalıdır?
A) "günlerde" yerine "zamanlarda"
sözcüğü getirilmeli
B) "bulduklarından sonra "kitaplar"
sözcüğü getirilmeli
C) "ilginç" yerine "önemli"
sözcüğü getirilmeli
D) "buldukları" yerine "bulduğu
kitaplar" sözü getirilmeli
E) "şunları" yerine
"düşüncelerini" sözcüğü getirilmeli
33. Tiyatro öyle bir sanattır ki, kişi
bir oyunu anlamaya çalışırken sistemli düşünmeyi de öğretir.
Bu cümledeki anlatım bozukluğunu gidermek için
aşağıdaki değişikliklerin hangisi yapılmalıdır?
A) "öğretir" yerine "öğrenir"
sözcüğü getirilmeli
B) "anlamaya çalışırken" yerine
"anlarsa" sözcüğü getirilmeli
C) "kişi" yerine "kişiler" sözcüğü
getirilmeli
D) "öyle" yerine "eğitici ve
öğretici" sözü getirilmeli
E) "sistemli" yerine "doğru"
sözcüğü getirilmeli
34. Her ne kadar şehir dışına
taşınmışsa bile beklenen rahatlığa kavuşulamamıştır.
Bu cümledeki anlatım bozukluğunu gidermek için
aşağıdaki değişikliklerin hangisi yapılmalıdır?
A) "kavuşulamamıştır" yerine
"ulaşılamamıştır" sözcüğü getirilmeli
B) "taşınmışsa" yerine "taşınsa"
sözcüğü getirilmeli
C) "beklenen" yerine
"beklediğimiz" sözcüğü getirilmeli
D) "taşınmışsa bile" yerine
"taşınılmışsa da" sözü getirilmeli
E) "bile" den sonra "nasılsa"
sözcüğü getirilmeli
35. Onun, yaşama bakışma, yaşamı
algılayış biçimine hayranım. Merdiven çıkarken otuz yaşın çevikliğini taşıyan
bu yetmiş beş yaşındaki kadın, seksen bir yaşındaki eşiyle, saatler süren orman
yürüyüşlerine çıkar, şarkı söyler, piyano çalar, bahçede top oynar, toprakla
uğraşır. Geçen yıl, eşinin sekseninci doğum günü adeta tantana ile kutlanırken
ne dese beğenirsiniz? "Ben de doğumumun sekseninci yıldönümünde aynı
şeyleri istiyorum."
Bu parçada sözü edilen kişiyle ilgili olarak asıl
anlatılmak istenen, aşağıdakilerden hangisidir?
A) Doğayla baş başa olmaktan hoşlanması
B) Yaşama sevinciyle dolu olması
C) Olduğundan daha genç göstermesi
D) Değişik etkinliklere özlem duyması
E) Gelecekle ilgili planlarının bulunması
36.Tiyatro,
sınırlan o kadar geniş bir bilgi ve çalışma alanı ki insanın bir ömrü değil,
yüz ömrü bile olsa, onu bütünüyle öğrenmeye yetmez. Öyle ki insan, bütün bir
yaşamını tiyatroya ayırmış olsa da ömrünün sonunda tıpkı başlangıçtaki gibi boş
ve bilgisiz görür kendini. Çünkü yaşam, nasıl yeni günler getiriyorsa, yeni
günler de tiyatroya yeni yeni üsluplar, yeni yeni düşünceler, yeni yeni
deneyimler getiriyor.
Bu parçada asıl anlatılmak isteneni içeren yargı,
aşağıdakilerden hangisidir?
A) Tiyatro alanında, art arda ortaya çıkan yenilikler
izlenmelidir.
B) Tiyatro sanatçısının, kendisini yetiştirememesinin
nedenleri çok yönlüdür.
C) Tiyatronun temel bilgilerini öğrenmek, çok uzun
çalışma gerektirir.
D) Tiyatrodaki her değişiklik, ileriye atılmış bir
adımın habercisidir.
E) Tiyatronun, sürekli bir değişim süreci içinde
oluşu, onun bütünüyle kavranmasını güçleştirir.
37. Anlatımını, birçoklarının
"şiirli" olarak nitelendirdikleri bu yazarın, bence daha başka bir
özelliği var. Her şeyden önce bütün okuyanların anlayabileceği şekilde, kısa
cümlelerle yazıyor öykülerini. Bu da okura, kolay izleme olanağını veriyor. Ama
asıl önemli olan, seçilmiş, yerli yerine konmuş sözcüklerin o ezgili, sıcak
deyişin okurda uyandıracağı etki. Bu uyum, bu dengeli anlatım daha da
zenginleştiriyor öyküleri.
Bu parçada sözü edilen yazarın başarısı,
aşağıdakilerden hangisiyle açıklanabilir?
A) Dili kullanmadaki gücü ve ustalığı
B) Herkesin bildiği konulan işlemesi
C) Her düzeyde okura seslenmesi
D) Anlatımının duygusallığı ve şiirselliği
E) Uzun cümleler kurmaktan kaçınması
38. Yazara göre çocukluk en mutlu çağ
değildir. Haklı olabilir. Ancak bunu kanıtlayacağım derken, babasının
portresini, düşmanca bir yaklaşımla çiziyor. Oysa bugün altmış sekizinde olan
bir yazarın, geçmişi anımsarken, hayli olgun, bağışlayıcı ve insanları anlamış
olması gerekmez mi? Artık çok uzaklarda kalan acı tatlı anılara hâlâ
sevgisizlikle yaklaşmak, anlaşılması güç bir ruh halini yansıtmıyor mu? Kaldı
ki, çocukluk günlerinin tam yetkinleşmemiş bilinciyle yapılan bu tür değerlendirmeler,
yıllar sonra, bütün ayrıntılarıyla nasıl anımsanabilir?
Bu parçada sözü edilen yazara özellikle hangi açıdan
karşı çıkılmaktadır?
A) Anlattıklarının, yaşadığı olaylara bağlamaması
B) Geçmişi, bütünlüğü içinde, hoşgörüyle
değerlendirememesi
C) Toplumsal değerlere saygı duymaması
D) Geçmişi bir yönüyle anımsaması
E) Çocukluğu, söylenenlerin tersine mutsuzluk olarak
tanımlaması
39. Sinema
perdesinde dünyayı gülmekten katıltan bu adamın, aslında ne dokunaklı, ne
derin, ne acılarla dolu bir ruhu ve bu ruhun, o yüze ne hazin bir yansıması
vardı. Milyonlarca insanın kim bilir ne kadar şen şakrak diye tanıdığı bu adam,
özel yaşamında karamsar, mutsuz bir felsefe taşıyan, insanoğlunun trajedisini
ta içinden duyan, "sonsuz bir üzgün"den başkası değildi.
Bu parçada, nasıl bir insandan söz edilmektedir?
A) Duygularını başkalarına anlatmaktan kaçınan
B) Yaşadığı olaylar yüzünden insanlardan kaçan
C) Mutlu görünmesine karşın son derece mutsuz olan
D) Olaylara ve insanlara olumsuz bir yaklaşımla bakan
E) Mutluluğu çektiği sıkıntılarda, acılarda arayan
40. Onları beş yıl
önce yazmıştım. Şimdi beğenmiyorum; biçim bakımından zayıf buluyorum. Şiir
yazmanın ustalık gerektiren güç bir iş olduğunu o zaman bilmiyormuşuz demek.
Bugün bu tür şiirlerden uzaklaştık. Halk edebiyatından yararlanıyoruz. Ama bir
atılım yapabilmek, eskilikten kurtulabilmek için o şiirleri de yazmak
gerekiyordu.
Bu parçada aşağıdaki sorulardan hangisinin yanıtı yoktur?
A) Eski şiirlerinizi neden beğenmiyorsunuz?
B) Bu şiirlerinizi ne zaman yazdınız?
C) Halk şiirinden nasıl yararlanıyorsunuz?
D) Neden şiirle ilgili düşüncelerinizi değiştirdiniz?
E) Eski şiirleriniz hakkında ne düşünüyorsunuz?
41. Bu kitabı okuyan herkesin, yazarı
olarak benim bu kitapta ulaştığımı sandığım yerlere ulaşması gerekmez. Bazı
şeyleri paylaşsak da her birimizin kitaplarla olan bağı başkadır. Herkes kitabı
kendince okur. Sever ya da sevmez; etkilenir ya da etkilenmez. Hiç kimseye, bu
kitabın şurasını şöyle değerlendir, burasını böyle değerlendir gibilerden ders
vermem. Tam tersine, okuyucunun kitabımla benim gitmediğim yerlere gitmesi, en
büyük dileğimdir.
Bu parçada anlatılmak isteneni bütünüyle içeren yargı,
aşağıdakilerden hangisidir?
A) Kimi okuyucular, yazarın anlatmak istediklerini
ayrıntılarıyla algılayamazlar.
B) Her okuyucu okuduğu kitapta biraz da kendini bulmak
ister.
C) Okurlar, bir yapıttan değişik ölçülerde
etkilenirler.
D) Yazarların, yapıtlarıyla ilgili açıklama yapma
sorumlulukları yoktur.
E) Okuyucuların, kitaba kendi yorumlarıyla yeni
boyutlar kazandırmaları beklenir.
42. Yazar, yalnız görüneni, denenmişi,
hesaplanabiliri değil, bilinmezi, geleceği, olabileceği de vermeyi amaçlar.
Yarına uzanan bir sezgisi, dili, kavrayışı da vardır yazarın. Bu yaratıcı
sezgiyle o, okurlarına katılığa, hoşgörüsüzlüğe karşı çıkma bilinci kazandırır.
İleri, çağdaş bir kültür de bu tür bir bilince sahip kişilerce oluşturulur. Bu
yönden, çağdaş toplumlarda yazarlardan beklenen de kültüre bu anlamda bu
katkıda bulunmalarıdır.
Bu parçaya göre yazarın asıl görevi, aşağıdakilerden
hangisidir?
A) Kişileri birbirine yaklaştırma
B) Toplumda kültür değişmesini inceleme
C) Çağdaş toplumlarla ilgili yorumlar yapma
D) Okurlarını anlayışla, ileriye dönük, esnek bir
kişiliğe kavuşturma
E) Kendisini sürekli olarak yenileme
43. Batılılaşma,
sanatımıza çok şey kazandırmıştır, ama bir kötülük etmiştir ki, bu neredeyse
bütün kazandırdıklarını alıp götürmüştür. O da bizi, iki gerçekli toplum haline
getirmesidir. Batılılaşmayı yanlış kullanarak, çoğu batı gerçeklerini kendi
gerçeğimiz saymaya başladık. Aslında hiçbir toplum, bir başka toplumun
gerçeklerini olduğu gibi alıp kendi gerçeklerinin yanına koyamaz. Onları
özümsemeli, kendi gerçekleriyle bütünleştirmelidir. Sanat ve edebiyat alanında
da böyledir bu.
Bu parçada anlatılmak isteneni içeren yargı
aşağıdakilerden hangisidir?
A) Batılı toplumların etkisinden sıyrılmalıyız.
B) Batı sanatından aldıklarımızı, kendi toplumsal
gerçeklerimize uyacak biçimde kullanmalıyız.
C) Batılılaşmadan ne anladığımızı açıkça
belirtmeliyiz.
D) Batı sanatından etkilenmeyen bir sanat anlayışı
oluşturmalıyız.
E) Toplumsal yapı ve gerçeklerimizi değiştirecek yeni
bir sanat arayışı içine girmeliyiz.
44. Necatigil'in kitaplarının
adlan bile, sözcüğün tek anlamlılığına bir karşı çıkış gibidir:
"Arada", "İki Başına Yürümek", "Bile Yazdı" …
"Arada" kitabının adı için şunları söylüyor: "Bir kere bu, arada
sırada ikizlemesinin kısaltılmışı yani bir zaman zarfı değildir. İki durum ya
da şey arasında kalan, yaşanan şeylere, durumlara bölünmüş bir insanın hali
belirtilmek isteniyor. Örsle çekiç, yerle gök, hastalıkla sağlık, evle sokak
arasında…"
Sözü edilen sanatçının kitaplarına verdiği adlar için
aşağıdakilerden hangisi söylenebilir?
A) Anlaşılması güç kavramlar içerir.
B) Yeni ve özgün olmasına özen gösterilmiştir.
C) İnsana birden fazla şey düşündürecek niteliktedir.
D) Karşıt anlamlı sözcüklerden oluşur.
E) Kitabın içeriğini yansıtmayı amaçlar.
45. Bir edebiyat
ürününün yarına katırlığını, salt diline bağlayamayız. Dili kadar, seçilen
konunun işlenişi de önemlidir. Ne var ki, kimileri için yarına kalmanın ölçüsü,
dil ve işleyişten çok, konudur. Konunun toplumca sevilmesi, benimsenmesi
gerekir. Ama bu da her zaman için yeterli değildir. Yayımlandığı günlerde
konusu yönünden çok beğenilen, el üstünde tutulan bir yapıt geleceğe
kalmayabilir. Çünkü bir yapıtın yaşarlık kazanması, dili ve konunun işlenişi
kadar içeriğinin de yeni olmasını gerektirir.
Parçanın bütününde, edebiyat ürünleriyle ilgili olarak
neden söz edilmektedir?
A) Kalıcılığı sağlayan niteliklerden
B) Dilin okur üzerindeki etkisinden
C) Konunun öneminden
D) Yansıtılan özün değerinden
E) Getirilen yeniliklerden
46. Bir öykünün,
şiirin, romanın sözcüklerini günlerce, haftalarca hatta aylarca arayabilirsin;
cümleleri yapıp bozmak, yoğurup biçimlendirmek için istediğin kadar
çalışabilirsin. Ama yine de en iyisini yapmış sayılabilir misin? Kimi şairin
bir tek sözcük için nice zaman harcadığı söylenir; ama dil, kıyılan belirsiz,
derinliği ölçümsüz koca bir okyanustur. İnsan ne kadar çalışırsa çalışsın, yine
de erişemediği noktalar kalır.
Bu parçada asıl anlatılmak isteneni içeren yargı,
aşağıdakilerden hangisidir?
A) Edebiyatta kusursuz bir anlatıma erişmek çok
zordur.
B) Şiirde sözcük seçimi çok zaman alır.
C) Sanatçı kendi anlatımını deneye deneye bulur.
D) Dil, değişik anlatım olanakları sunan, geniş bir
alandır.
E) Söz dağarcığı zengin sanatçılar, başarıya çabuk
ulaşır.
47. İnsan
yaşlandıkça geçmiş yıllan, o yılların yaşandığı çevreyi daha farklı, daha
renkli, daha tatlı buluyor. Bu düşünceyle, geriye dönememenin çaresizliği
içinde, belki de yanılarak, dünü, bugüne her bakımdan tercih ediyor. Acaba,
gerçekten her geçen yıl iyiyi kötüleştirmiş, güzeli çirkinleştirmiş, rahatı
zorlaştırmış mıdır? Değişen, bozulan, tatsızlaşan etrafımız mı, yoksa yılların
erozyonuna uğrayıp durmadan eriyen, yaşlanan kendi ruhumuz, vücudumuz, kafamız
mıdır?
Bu parçada yaşlılarla ilgili olarak aşağıdakilerden
hangisine değinilmemiştir?
A) Duygu ve düşüncelerinin zamanla değişmesine
B) Zamanla olayları daha doğru değerlendirmelerine
C) Eskisi gibi yaşayamamaktan doğan sıkıntılarına
D) Geçmişi özlemle hatırlamalarına
E) Bugünü, geçmişe göre katlanılmaz bulmalarına
48. Çocuk için, okuduğu öykünün yazan
yoktur; öykü vardır yalnız. Şeker gibi, dondurma gibi yutulurcasına tüketilen
öykü… Yetişkin okur ise bir yapıta kendi bilgi birikimi, çağının bakışı ve
beğenisi ile yaklaşır. Sözgelişi çocuk kendini öykü kahramanlarıyla
özdeşleştirerek onların eylemiyle sürüklenmek ister. Oysa yetişkinlerin
okumasında bu durum ancak okuma sürecinin bir yönü olabilir. Çünkü onlar için
okuma, çok yönlü bir etkinliktir.
Bu parçada aşağıdakilerden hangisine değinilmemiştir?
A) Çocuk okurlarla yetişkin okurların tutumuna
B) Yetişkin okurun bir yapıtı çocuktan farklı biçimde
algılamasına
C) Çocukların öykü kişilerinden etkilenmesine
D) Yetişkinlerin, bir yapıtı okurken kendi
deneyimlerinden yararlanmasına
E) Okuma zevkinin küçük yaşlarda kazanılabileceğine
49. Yazınsal ürünlerin can daman, ona
göre, biçimdi. Bir cümlede, "de"nin fazlalığı, eksikliği; cümlenin
başlangıcının şöyle ya da böyle olması son derece önemliydi. Bir bakıma ona
göre biçim, içerikten de önce gelirdi. Salt bir içerik onun için fazla değer
taşımazdı. Çünkü içeriği belirleyenin, biçim olduğunu savunurdu. Onun bu
tutumu, birçok yazısında görülebilir.
Bu parçada sözü edilen yazarın, yazınsal ürünlerle
ilgili görüşlerinden hangisine değinilmemiştir?
A) Anlatılandan çok, anlatılış biçiminin önemli
olduğuna
B) Anlatıma katkısı olmayan sözcüklerden kaçınılması
gerektiğine
C) Cümle kuruluşunun önem taşıdığına
D) İçeriğin, biçimle birlikte değer kazanacağına
E) Konunun, biçimi de belirleyeceğine
50. Yaş ilerledikçe, insanın
çevresindekilere karşı sorumluluğu arttıkça gerçeği söyleme, doğru bildiği
şeyleri açıklama insanoğlu açısından kaçınılmaz bir vicdan borcu oluyor. Doğru
olduğuna inandığı bir şey karşısında bile bile susmak, onu umursamamak
"İnsanım." diyen bir kişinin harcı değildir. Bütün dünyanın
darılacağını bilse yine de onu hiç kimse konuşmaktan, gerçekleri dile
getirmekten alıkoyamaz.
Bu parçadan aşağıdaki yargıların hangisi çıkarılamaz?
A) Toplum içindeki görevlerinin bilincine varması,
insanı doğruyu söylemeye yöneltir.
B) Belli bir yaştan sonra gerçekleri söylemek bir
zorunluluk olur.
C) Benimsemediği durumlara insan, daha çok ileri
yaşlarda tepki gösterir.
D) Bilinen şeylerin söylenmesi, başkalarını
darıltmamalıdır.
E) İnsan olmanın ölçüsü, gerçekleri dile getirmektir.
51. Bu yazarın öyküleri, konulan
seçişi ve işleyişi bakımından olduğu kadar, gözlem ve ayrıntı çeşitliliği
yönünden de zengindir. Dili ve biçimi klasiktir. Ama dünyaya bakışı ve yorumlan
hep çağına uygundur. Bu nitelikleriyle hem kolay ve tat alınarak okunan, hem de
olaylara değişik açılardan ayna tutan, akıcı, okuru saran öyküler yazmıştır. Bu
yönlerini de önemli saptama ve derinlikli çözümlemeleriyle boyutlandırmıştır.
Tiplerden, durumlardan, ruh hallerinden, aydınlıklardan hatta durağan bir
nesneden bile öyküler yaratmanın ustasıdır.
Parçada, sözü edilen yazarla ilgili olarak
aşağıdakilerden hangisine değinilmemiştir?
A) Sıkıcı olmayan öyküler yazmasına
B) Çağdaş bir algılama gücünün bulunmasına
C) Dil ve anlatım yönünden bir arayış içinde olmasına
D) Yaratıcılığının güçlü olmasına
E) Yaşamı çeşitli yönleriyle yansıtmasına
52. Romancı hangi görüşte olursa
olsun, kolaya kaçamaz. Her eserinde mutlaka özgün bir fikir, ileriye doğru
tutulmuş bir ışık bulundurmak zorundadır. İnsanlara, daha doğrusu insan
sorunlarına bu açıdan bakmamışsa, kendisine o romanı neden yazdığı sorulabilir.
Bu sorunun karşılığını romancı, hiçbir çağda kolayca verememiştir.
Bu parçada romancıyla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisine
değinilmemiştir?
A) Güçlükleri göze almasına
B) Yaratıcı olmasına
C) İnsandan kopuk olmamasına
D) Geleceği aydınlatmasına
E) Yapıtlarında değişik üsluplar kullanmasına
53. Babam her gün, okulda geçen günün
hesabını sorar, benden bilgi almak isterdi. Bir yandan da çantamdaki kitaplara
ve defterlere göz gezdirirdi. Kirli bir deftere, ucu bükülmüş bir sayfaya
dayanamazdı. Karalanmış bir yazıyı ya da matematik işlemini çantamdaki silgiyle
sildiğini, orayı temizlediğini çok görmüşümdür. Bütün bu düzeltmeleri,
kontrolleri yaparken bir kez bile yüksek sesle konuştuğunu duymadım. Her zaman
yumuşak ve şefkatliydi ama hiçbir zaman benimle yüz göz olduğunu anımsamıyorum.
Bu parçada sözü edilen babanın, çocuğuna karşı tutumu
ile ilgili olarak aşağıdakilerden hangisine değinilmemiştir?
A) Eğitimiyle yakından ilgilenmesine
B) Temiz ve düzenli olmasını istemesine
C) Katı bir disiplin uygulamasına
D) Aralarında belirli bir mesafe bırakmasına
E) Sevecen bir yaklaşım içinde olmasına
54. Bu romandaki
kişiler, düşüncelerini, duygularını davranışlarıyla ortaya koyarlar. Acılan,
sevinçleri, öfkeleri, yalnızlıkları; duruşlarına, bakışlarına, davranışlarına
yansır. Diyaloglar, iç konuşmalar da bu görselliği güçlendirir, boyutlandırır.
Doğa betimlemeleri, bu anlatımı bütünleyicidir. Bütün bunlar kişilerin,
çevrenin ve davranışların iyi tasarlanması, inandırıcı ve ayrıntılı biçimde
yansıtılmasıyla gerçekleşir.
Bu parçada, sözü edilen romanla ilgili olarak
aşağıdakilerden hangisine değinilmemiştir?
A) Kahramanların davranışını, çevrenin yönlendirmesine
B) Betimlemelerin, anlatıma olan katkısına
C) Kahramanların, duygularını eylemlerle yansıtmasına
D) Anlatımda iç konuşma tekniğine başvurulmasına
E) Kahramanların düşünceleriyle davranışlarının uyumlu
olmasına
CEVAP ANAHTARI
1-E 2-B 3-C 4-D 5-A 6-E 7-C 8-B 9-C 10-D 11-E 12-C 13-B 14-A 15-B 16-C 17-E
18-A 19-E 20-C 21-D
22-A 23-B 24-B 25-A 26-C 27-C 28-E 29-D 30-A 31-B 32-D
33-A
34-D 35-B 36-E 37-A 38-B 39-C 40-C 41-E 42-D 43-B 44-C 45-A 46-A 47-B
48-E 49-E 50-D 51-C 52-E 53-C 54-A
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.