Betimleyici Anlatım (Tasvir Etme)-Sıfat (Ön Ad)
Hazırlık
Bu metindeki
altı çizili kelimelerin işlevi nedir?
Tartışınız. Sonuçları açıklayınız.
CEVAP:
Bu metindeki altı
çizili kelimelerin işlevi; isimleri nitelemek, yani isimlerin durumunu,
rengini, biçimini göstermek veya onları çeşitli yönlerden belirtmektir.
Altı çizili kelimeleri çıkardığınızda metnin anlamında bir
daralma oluyor mu? Niçin?
CEVAP:
Altı
çizili kelimeleri çıkardığınızda metnin anlamında elbette ki bir daralma
olmaktadır. Çünkü sıfatlar tek başına anlamlı kelimelerdir ve bulundukları
yerlerde de bir anlam taşırlar.
Metin İnceleme (1. Metin)
1.
Betimleme bir nesnenin, yerin ve bir kişinin görünüşünü, onları gözlemleyen kişide uyandırdığı
intibaları anlatmayı ve zihinde canlandırmayı amaçlayan bir anlatım tarzıdır. Kısaca
kelimelerle resim yapmak da denilebilir. Buna
göre metindeki betimlemelerin altını çizip neyi betimlediklerini söyleyiniz.
CEVAP:
Metinden alınmış aşağıdaki bölümlerde sokak çocuğu (Sermed)
betimlenmektedir.
Şakaklarından, ensesinden sarkan düz, parlak, koyu
siyah saçlar altında sarı, süzgün, küçük yüzüne: genişlememiş kemikleri üstünde
donuk esmer rengiyle zayıf izdüşümleri görülen kaslarına; yırtık gömleğiyle
paçaları parçalanmış pantolonunun içinde ince bir değnek gibi duran narin
vücuduna bakılsa belki daha küçük zannedilirdi. Fakat ince yay gibi kaşlarının
altında daima uyanık bir zekâ parlaklığıyla gülümser, bütün sokak çocuklarında
vaktinden önce ortaya çıkan hayat tecrübesi ile görmekte, anlamakta düşünce
gücünü gösterir gözleri, belki on iki yaşından daha büyük olabileceğini
zannettirirdi.
Bütün sokaklar onundur; bu büyük şehir onun için
bitmez tükenmez koridorlardan, hollerden, avlulardan meydana gelen geniş bir
evdir; onun içinde istediği gibi -ellerini içi yırtılmış ceplerine sokarak
daima kesilmeye muhtaç saçlarının tepesinde ıslana ıslana bozulmuş püskülsüz
fesiyle, çorapsız ayaklarına daima büyük gelen yırtık potinleriyle- bu geniş
evin dehlizlerinde, avlularında, sofalarında dişlerinin arasından ıslık
çalarak rüzgârların önüne düşer; bir öz güvenle etrafı seyrederek gezerdi!..
2. "Kar Yağarken" adlı metinde hangi varlıkların diğerlerinden
ayırıcı özellikleri verilmiştir?
CEVAP:
Sokak
çocuğu Sermed’in ve yaşadığı sokakların ayırıcı özellikleri verilmiştir.
3.
Hikâyede
geçen sokak çocuğunu yazar herkese benzeyen yönleriyle mi yoksa insanlardan
ayrılan yönleriyle mi anlatmıştır? Açıklayınız.
CEVAP:
Yazar,
hikâyede geçen sokak çocuğunu genellikle insanlardan ayrılan, farklı yönleriyle
betimlemiştir. Mesela; “zayıf izdüşümleri görülen kaslar”, “paçaları
parçalanmış pantolonunun içinde ince bir değnek gibi duran narin vücut” ve “ince
yay gibi kaşlar” betimlemeleri, yazarın sokak çocuğu için yapmış olduğu özel
betimlemelerdir.
4.
Yazar, insanların
ve diğer varlıkların ayırıcı özelliklerini sıralarken hangi kelimelerden
yararlanmıştır? Bu kelimelerin özelliklerini söyleyiniz.
CEVAP:
Yazar,
insanların ve diğer varlıkların ayırıcı özelliklerini sıralarken gözlem
gücünden, sıfatlardan ve benzetmelerden yararlanmıştır. Bu kelimeler, isimleri
niteleme ve belirtme özellikleri taşımaktadır.
5.
Sizce bir hikâyede
olaylar anlatılmadan önce hikâyede geçen kişi ve mekânların tanıtılması ne
kadar gereklidir? Sözlü olarak ifade ediniz.
CEVAP:
Olaylar
anlatılmadan önce hikâyede geçen kişi ve mekânların tanıtılması,
okuyucunun olayları gözünün önünde canlandırmasına yardımcı olmakta, okuyucunun
olay, mekân ve kişi arasındaki irtibatı sağlamasını kolaylaştırmaktadır.
6.
Gözlem
yalnız görmekle sınırlanamaz. Görme diğer duyu organları aracılığıyla alınan
bilgilerle beslenir, desteklenir. Gözlem; doğrudan gözlem yanında, hatırda
kalmış olayları ve varlıkları hatırlama ve hayale dayandırma şeklinde de olur. Buna göre yukarıdaki metinden gözlem özelliklerini bulunuz
ve maddeler hâlinde yazınız.
CEVAP:
Gözlem özellikleri:
v
Gözlem,
"iç gözlem' ve "dış gözlem" olmak üzere iki şekilde olur.
Kişinin kendi duygu, düşünce ve davranışlarını incelemesi iç gözlemdir. Bizim
dışımızdaki varlıklara yönelik gözlemlerimiz ise dış gözlem sayılır.
v
Gözlem
sırasında ayrıntılar belirlenmeli, gerekli notlar alınmalı ve düşünce ile bağ
kurularak değerlendirme yapılmalıdır.
v
Gözlem, sadece gözle yapılmaz; akıl, hayaller ve
diğer duyu organları da gözlem yapmada önemlidir.
v
Gözlem,
bilgi toplama ve ana düşünceyi geliştirme yollarının kaçınılmaz bir boyutudur.
Ancak gözlem "bakma" değil "inceleme"dir. Gözlem yapacak
bir kişi, konuya ilişkin ön bilgiye sahip olmalıdır.
v
Öykü,
roman, tiyatro gibi olay ağırlıklı türlerle makale, fıkra gibi düşünce
ağırlıklı türlerde gözlemden yararlanılır.
v
Gözlem
sonucunda görünen her şeyin nakledilmesi, okura verilmesi gereksizdir. Bu
yüzden genel fikir vermek için seçici davranmalı. Bir korku duygusu verilmek
isteniyorsa daha çok kötü duygular anımsatan nesneler ve objelere dikkat
çekilmelidir.
v
Yazar,
gözlem sonucunda dış dünyadan duyu organlarıyla edindiği intibaları kendi evreninde
canlandırır ve dil vasıtasıyla okura sunar. Okuyucu görmediği bu evrenin içine
girer ve onunla özdeşleşir, bu evrenin kendine özgü gerçekliğine katılır.
Metin İnceleme (2. Metin)
7.
Yukarıdaki
metinde betimlenen Monsieur Grandet'yi hayalinizde canlandırabildiniz mi?
Nasıl? Belirtiniz.
CEVAP:
Evet. Yazarın sıfatlar (nitelik, şekil, durum bildiren
kelimeler), ayırt edici özellikler ve benzetmeler kullanarak yapmış olduğu
gözlemler neticesinde Monsieur Grandet'yi hayalimizde canlandırabiliriz.
8. Sizce Balzac bu
karakteri güzel canlandırmış mıdır?
Düşüncelerinizi sınıfla paylaşınız.
9. Ruh çözümlemeleri de bir tür betimlemedir. Metinde Monsieur Grandet'nin ruhsal özelliklerinin ve
karakterinin betimlendiği paragrafları belirtiniz.
CEVAP:
Monsieur Grandet'nin ruhsal özelliklerinin ve karakterinin
betimlendiği bölümler:
Grandet'nin davranışları
açık ve yalındı. Söyleyecek az şeyi vardı. Genellikle düşüncelerini kısa cümlelerle
açıklar, alçak sesle söylerdi. Devrim zamanından yani bir yerde halkın adamı
olarak görülmeye başlandıktan beri, hazret uzunca bir konuşma yapmak ya da bir
tartışmaya katılmak zorunda kaldı mı yorgun bir havayla kekeliyordu. Bu
kekeleme, ne dediğinin belirsizliği, düşüncesini boğduğu sözcüklerin akışı,
mantıki bir kanıt üretmedeki çarpıcı beceriksizliği hep eğitimin yetersizliğine
veriliyordu. … Monsieur Grandet'nin topu topu dört cümleciği vardı, üstelik
bunlar cebir formülleri gibi her durumda kullanılır, günlük hayatta ve iş
hayatında karşılaşılan her sorunu çözerlerdi. "Bilmiyorum."
"Yapamam." "Bununla ilgili bir şey yapmayı düşünmüyorum."
"Bakalım." Hiçbir zaman açıkça "Evet." "Hayır."
sözcüklerini söylemez ve yazılı hiçbir şey vermezdi. Eli çenesinde sesini
çıkarmadan dinler, kendisiyle konuşulduğu zaman öbür eli dirseğinin altında,
tartışılan iş her ne ise bir kere bu konuda görüşü belirlendi mi, asla onu
açıklamazdı. Hasmı konuşmayı üst perdeden bir tavırla yürüttükten sonra artık
onu avucuna aldığını düşünerek bu kez kendisi Grandet'ye kararının ne olduğunu
sorunca beriki oldukça sakin "Karımla konuşmadan hiçbir şeye karar
veremem." derdi. Bütünüyle emir kulu durumuna indirgediği karısı işlerinde
de en elverişli perdeydi.
Hiçbir ziyarette bulunmaz,
evinden başka yerde yemek yemez ne konuk ne de ev sahibi olmak isterdi.
Gelişlerinde gidişlerinde öyle belli belirsiz ve sessizdi ki sanki kas
enerjisini de tutumluca kullanmaya çalışıyordu. Sahipliğe olan saygısının
derinliğinden ötürü başkasına ait bir şeye dokunmamaya, yerinden oynatmamaya
özen gösterirdi. Gene de alçak sesine, dikkatli ve içinden pazarlıklı
davranışlarına karşın, konuşması ve alışkanlıkları, özellikle evindeyken yani
başka yerlerdekinden daha az denetim altındayken, tam bir fıçıcı gibiydi.
…
Yüzünden, tehlikeli bir
kurnazlık, hesaplı bir doğruluk, gün be gün, duygularını para biriktirmek ve
dünyada kendisine bir şey ifade eden tek varlık olan kızı, tek varisi Eugenie
üzerinde yoğunlaştıran bir adamın bencilliği okunuyordu. Hâlinde, davranışında,
duruşunda, tavrında, kendisiyle ilgili her şeyde; giriştiği hiçbir işten
başarısız çıkmayan birinin kendine güveni vardı. Görünürde uysal ve yumuşak
konuşan biriydi ama Monsieur Grandet'nin demir gibi bir ruh yapısı vardı.
Her zaman aynı modaya göre giyinirdi.
Onu bugün görmek 1791 'de görmek gibiydi. …
10. Metinde Monsieur
Grandet'nin fiziki özelliklerinin betimlendiği
paragrafları gösteriniz.
CEVAP:
Monsieur Grandet'nin fiziki özelliklerinin
betimlendiği bölümler:
…
Fizik olarak Grandet, kısaca boylu, tıknaz, dört köşe biriydi, bacakları kalın, dizleri
ağaç gövdeleri gibi güçlü, omuzlarıysa genişti. Yuvarlak, güneş yanığı, çiçek
bozuğu bir yüzü vardı. Çenesi düz, dudakları kıvrıntısız, dişleri de beyazdı.
Gözlerinin durgun, ölü gibi bakışı kabaca kertenkele bakışı denilen türdendi.
Derin çizgili alnı, yüzden insan doğasını keşfeden bir uzman için hiç de
anlamsız sayılmayacak biçimde çıkıntılıydı. Sarımsı saçları artık
kırlaşmaktaydı. Monsieur Grandet hakkında şaka yapmanın ne ciddi
bir sorun olduğunun farkına varmamış
birtakım gençlere göre de bu saçlar altın ve gümüş gibiydi. Burnunun ucu
kalındı ve üzerinde damarlı bir yumru vardı, her nedense halk arasında bu
yumrunun kötülük dolu olduğu söylenirdi.
…
Hantal pabuçlarının deri
bağları vardı. Yaz-kış kalın yün çoraplar, gümüş tokalı kaba, kestane rengi
çuha pantolon, kadife çizgili ve boğazına kadar düğmeli, uzun, bol kestane
rengi bir ceket, bir kuaker şapkası giyer ve siyah bir boyun bağı takardı.
Eldivenleri bir jandarmanın kullanacağı kadar sağlamdı.
…
11. Dinlediğiniz ve okuduğunuz betimlemelerin ortak özelliklerini
açıklayınız.
CEVAP:
Betimlemenin
özellikleri:
v Varlıkların kendilerine özgü ayırıcı
niteliklerini, bu niteliklerin duyu organlarımız üzerindeki etki ve
izlenimlerini görünür kılmaya, onları sözcükler aracılığıyla resimlendirmeye “betimleme”
denir.
v Betimlemede, görme, işitme, tatma, dokunma
ve koklama duyularına yönelik bir anlatım vardır. Herhangi bir varlığın,
nesnenin, olayın veya çevrenin, duyu organlarımız üzerinde bıraktığı izlenimler
belirli bir plana göre okura aktarılır.
v İnsan betimlemesine portre denir.
v Kişi betimlemesi fiziki özelliklere göre
yapılıyorsa buna “fiziki (dışsal) portre”; kişisel özelliklere göre yapılıyorsa
buna “ruhsal (içsel) portre” denir.
v Roman, hikâye, tiyatro, gezi yazısı, şiir
gibi türlerde kullanılır.
v Kelimelerin daha çok yan ve mecaz
anlamlarına yer verilebilir.
v Betimlemeler açıklayıcı ve sanatsal
betimleme olmak üzere ikiye ayrılır.
a.
Sanatsal
Betimleme:
·
İzlenim
kazandırmak amacıyla yazılır.
·
Gözlem
gücünden yararlanılır.
·
Nitelik
ve ayrıntı bildiren kelimeler bol bol kullanılır.
·
Değişik
duyulara seslenen özel ayrıntılar üzerinde durulur.
·
Ayrıntılar
sübjektif olarak verilir.
·
Amaç
sanat yapmaktır.
b.
Açıklayıcı
Betimleme:
·
Bilgi
vermek amacıyla yazılır.
·
Genel
ayrıntılar üzerinde durulur.
·
Ayrıntılar
objektif olarak verilir.
·
Amaç
sanat yapmak için değil, bir konu hakkında bilgi vermektir.
·
Değişik
duyulara seslenen özel ayrıntılar üzerinde durulmaz.
·
Betimlenecek
varlığa kişisel duygu ve düşünceler katılmaz.
Metin İnceleme
(3.
Metin)
12. Metinden bu
haliyle neler anladığınızı belirtiniz.
CEVAP:
Metin, bu haliyle tam anlaşılmamaktadır.
13.
Metnin sonundaki kelimeleri metinde bir anlam bütünlüğü sağlayacak şekilde uygun yerlere yerleştiriniz.
Metni tekrar okuduğunuzda oluşan anlam değişimini ve farklılığını belirtiniz.
CEVAP:
Metin bu haliyle tekrar okunduğunda daha anlamlı
olmaktadır:
Taşkent'te sıcak bir
öğle sonu millî kızların kucak kucak sunduğu çiçekler
arasında ve
çiçek demetleri gibi Özbek kıyafetleri içinde uçağa bindik. Hava
açık,
yolculuk son derece rahat. Üzerinde uçtuğumuz arazi
alabildiğine değişik manzaralı.
Yer yer sulama kanalları görülüyor. Uçsuz bucaksız tarlalar
görülüyor. Renk renk bahçeler görülüyor. Zaman zaman kasabaların
ve köylerin üzerinden geçiyoruz. Sonra çöl başlıyor. Kırış kırış çöl. Küme
küme kum tepecikleri, kıvrım kıvrım gölgeler meydana getiriyor. Yeşil yeşil ve çizgi çizgi düzlükler altımızdan âdeta geriye
kayıyor. Tepecikler, tepeciklerin üstüne binmiş... Renkler, renklerin içine girmiş. Mor, morumtrak; kırmızı,
kırmızımtrak renkler.
Sarılı yeşilli ve
aşı
boyası rengi
gölgeler. Ne şehir ne köy ne de medeniyete ait en ufak bir belirti var.
Saatlerce uçuyoruz ve nihayet Bakü üzerindeyiz.
Yol boyu coşkun halk. Kadınlı erkekli, gençli ihtiyarlı, on binlerce insan yollara dökülmüş. Ağlayanlar var, yer yer
alkışlayanlar var mahzun mahzun, çekingen çekingen duranlar var.
14.
Bu kelimelerin metindeki hangi kelime türlerinin özelliğini gösterdiğini ve bunların işlevlerini
ifade ediniz.
CEVAP:
Bu kelimeler, sıfatların özelliklerini
göstermektedir. Sıfatlar, isimleri niteler veya onları çeşitli yönlerden (sayı,
işaret, soru ve belirsizlik) belirtir.
15.
Bu sıfatlardan
"nasıl" sorusunun cevabı olanları belirleyip bunların metne
kazandırdıklarını açıklayınız.
CEVAP:
Bu sıfatlardan “on binlerce”, “bir” ve “üzerinde
uçtuğumuz” kelimelerinin dışındaki tüm sıfatlar “nasıl” sorusunun
karşılığıdır. Bunlar, metne anlam
bütünlüğü ve zenginliği kazandırmaktadır.
1.etkinlik
Aşağıdaki metinde Fahim Bey'in ruhsal ve fiziksel portresi
çıkarılmıştır. Fahim Bey’in ruhsal ve fiziksel özellikleri nelerdir?
Belirtiniz.
CEVAP:
Fahim Bey’in fiziksel özellikleri:
-
Temiz giyimli olması
-
Esvaplarının, yüzünün
kehrüba sarısına yaraşan sarımtırak renklerin birinde olması
-
Üstünde daima saz rengi,
hardal rengi, bal rengi, kaz sarısı, devetüyu, kavuniçi, kestane, krem, bej,
turuncu renklerde veya bunları andıran bir renkte bir esvabının, pelerininin,
pardösüsünün yahut paltosunun olması
-
Giydiği sarı renkli
şeylere akraba olan kehrüba gibi sararmış bir benzinin olması
-
Dudaklarını uçlarına kadar
kaplayan kesik, sert bıyıklarının zaman ile gayet temiz bir beyaza bürünmüş
olması
Fahim Bey’in ruhsal özellikleri:
-
Her zaman ciddi olmakla beraber sevimli ve gösterişsiz olması
-
Kalbinin iyiliğine şahadet
ediyor gibi bir yüzünün olması
-
Hep iyiye çekerek
anlattığı şeylerde, sesinin hakikatleri örtmek isteyen bir perdeden duyulması
-
Yaşlılar, tecrübeleri
arttıkça, her şeyin abes olduğunu göre anlaya artık büyük bir laubaliliğe
düştükleri ve sözlerinin arasında en açık saçık kelimeleri bile kullanmaktan
çekinmedikleri hâlde ihtiyarların bu bozgun hâlinin ona sirayet etmemiş olması
-
Muntazam, teşrifatlı,
nezaketli olması
-
Sözleriyle herkese iltifat
ve atiye itimat etmesi
-
Memleketin geçirdiği
çeşitli günlerinde hep, akıntıya karşı emniyetle kürek çeker gibi vakarlı,
mütevekkil olması
-
Dudaklarında ve sözlerinde
bir sükûn ve şefkat olması
-
Yüzünde
bir asalet olması
2.etkinlik
Davranışlardan yola çıkarak bir insanın psikolojik durumunu
anlatmak da bir betimleme sayılabilir mi? Nedenleriyle birlikte söyleyiniz.
CEVAP:
Evet.
Davranışlardan yola çıkarak bir
insanın psikolojik durumunu anlatmak da bir betimleme sayılabilir. Çünkü
insanın fiziksel durumu ve davranışları aslında onun ruhi özelliklerinin bir
yansımasıdır. Yani iç dışın aynasıdır. Söz konusu psikolojik durumların
anlatılması da yine yapılan gözlemler sonucu nitelik bildiren kelimeler, yani
sıfatlar sayesinde olacaktır. Bunun sonucunda da ruhi betimleme ortaya
çıkacaktır.
3.etkinlik
“Bakü”
metnindeki sıfatları yapısına göre (basit, türemiş,
bileşik) gruplayınız.
CEVAP:
Basit
sıfatlar
|
Türemiş
sıfatlar
|
Birleşik
sıfatlar
|
Samimi,
mor, bir, genç, ufak, yeşil, kırmızı, millî, sıcak
|
Morumtrak, uçtuğumuz, sarılı, yeşilli, kırmızımtrak, coşkun, mavimsi,
değişik
|
Aşı boyası rengi, kıvrım kıvrım, renk renk, tıklım tıklım, on binlerce, yeşil yeşil, kadınlı erkekli, çizgi çizgi,
uçsuz bucaksız, gençli ihtiyarlı, küme küme, çiçek demetleri gibi, kırış
kırış
|
4.etkinlik
“Askerlerin yakınlarında
bulunan halk daha aç, çekingen ve daha ürkek.” cümlesinde “çekingen” ve “ürkek” kelimeleri bir varlığın
özelliğini belirttiği hâlde sıfat olarak kullanılmamıştır. Bunun sebebini
tartışarak sonuçlarını belirtiniz.
CEVAP:
“aç”, “çekingen” ve
“ürkek” kelimeleri, ekeylem (ekfiil) alarak cümlede yüklem olmuştur. Yani bu
kelimeler, “halk” isminin anlam
olarak sıfatlığını kesinlikle sürdürmekte; ancak şekil olarak “halk” ismin
önünde olmadığı için alışageldiğimiz bir sıfat olarak değerlendirilmemektedir.
“Bakü” metninde geçen kelimenin anlamını
nasıl etkilemiştir? Belirtiniz.
CEVAP:
“mavimsi” kelimesinin aldığı
“-msi” eki, “küçültme” ekidir. Bu ek, “mavi”
sıfatına “-e yakın” anlamı katarak, “mavi”
sıfatının anlamında bir küçültme, yani daraltma yapmıştır.
“Bakü”
metninden, aldığı ekle anlamı daralmış başka sıfat
örnekleri bulunuz. Bunları arkadaşlarınıza söyleyiniz.
CEVAP:
“Mavimtrak”, “kırmızımtrak”
5.etkinlik
“Ege’nin Öfkesi” adlı metinde Ege Bölgesi nasıl betimlenmiştir? Yazar
bu betimlemeyle neyi amaçlamıştır?
CEVAP:
Öznel benzetmeler, alışılmış ve
alışılmamış bağdaştırmalar yoluyla sanatsal betimlemeler yapılmıştır. Yazar, bu
betimlemelerle sanat yapmayı, okuyucuya estetik zevk vermeyi amaçlamıştır.
“Marmara Bölgesi’nin Coğrafi Konumu” adlı metindeki betimlemelerin yazılış
amacı sizce nedir?
CEVAP:
Okuyucuya bilgi vermek.
Hangi metni daha sanatsal ve edebî
buldunuz? Neden?
CEVAP:
“Ege’nin Öfkesi” adlı metin daha sanatsal
ve edebîdir. Çünkü metinde sanatsal betimlemeler var.
Gerçeklik açısından metinleri değerlendirirsek hangi metni daha
gerçekçi bulduğunuzu söyleyiniz.
CEVAP:
“Marmara
Bölgesi’nin Coğrafi Konumu”
adlı metin daha gerçekçidir.
Sizce hangi
metin bilgi vermek amacıyla
yazılmıştır? Bunun nereden anlaşıldığını belirtiniz.
CEVAP:
“Marmara
Bölgesi’nin Coğrafi Konumu”
adlı metin bilgi vermek amacıyla yazılmıştır. Çünkü metinde açıklayıcı
betimlemeler yapılmış, verilen bilgiler ise nesnel gerçeklere dayanmaktadır.
“Ege’nin Öfkesi” adlı metindeki betimlemelerle “Marmara Bölgesi’nin
Coğrafi Konumu” adlı metinde geçen betimlemeler arasında ne gibi farklılıklar
vardır?
CEVAP:
“Ege’nin
Öfkesi” adlı metindeki
betimlemeler; soyut, öznel ve sanatsaldır. “Marmara Bölgesi’nin Coğrafi Konumu”
adlı metinde geçen betimlemeler ise somut, nesnel, öğretici, açıklayıcı ve
bilimseldir.
Gerçeği bir fotoğraf gerçekliğiyle veren metin hangisidir?
CEVAP:
“Ege’nin
Öfkesi” adlı metin, gerçeği
bir fotoğraf gerçekliğiyle vermektedir.
Yukarıdaki metinlerden hangisi daha nesnel ve somut özellik
taşıyor? Neden?
CEVAP:
“Marmara Bölgesi’nin Coğrafi Konumu” adlı metin, daha
nesnel ve somut özellik taşımaktadır. Çünkü bu metin öğretici bir metindir.
Hangi
metinde yazar kişisel görüş ve düşüncelerine yer
vermemiştir?
CEVAP:
“Marmara
Bölgesi’nin Coğrafi Konumu” adlı metinde yazar kişisel görüş ve düşüncelerine
yer vermemiştir.
Betimlemelerin
hangi metinlerde kullanılabileceğini
belirtiniz. Buna göre betimleme türlerini ve bunların özelliklerini
sıralayınız.
CEVAP:
Sanatsal ve açıklayıcı olmak üzere iki tür
betimleme vardır:
a.
Sanatsal
Betimleme:
·
Roman, hikâye, hatıra, gezi yazısı, masal, fabl gibi metinlerde
kullanılır.
·
Gözlem gücünden yararlanılır.
·
Nitelik ve ayrıntı bildiren kelimeler bol bol kullanılır.
·
İzlenim kazandırmak amacıyla yazılır.
·
Değişik duyulara seslenen özel ayrıntılar üzerinde durulur.
·
Ayrıntılar sübjektif olarak verilir.
·
Amaç sanat yapmaktır.
b.
Açıklayıcı
Betimleme:
·
Makale, deneme, eleştiri, mülakat, fıkra, söyleşi gibi metinlerde
kullanılır.
·
Bilgi vermek amacıyla yazılır.
·
Genel ayrıntılar üzerinde durulur.
·
Ayrıntılar objektif olarak verilir.
·
Amaç sanat yapmak için değil, bir konu hakkında bilgi vermektir.
·
Değişik duyulara seslenen özel ayrıntılar üzerinde durulmaz.
·
Betimlenecek varlığa kişisel duygu ve düşünceler katılmaz.
6. etkinlik
“Marmara Bölgesi’nin Coğrafi Konumu” adlı metin açıklayıcı
betimlemeye; “Ege’nin Öfkesi” adlı metin de sanatsal betimlemeye bir örnektir.
Yukarıdaki açıklama ve metin inceleme sorularına verdiğiniz
cevaplara göre açıklayıcı ve sanatsal betimlemenin özelliklerini belirleyip
bunları verilen kavram haritasına yazınız.
CEVAP:
5.etkinliğin
son sorusuna verilen cevapta açıklayıcı ve sanatsal betimlemenin özellikleri maddeler halinde
verilmiştir.
Anlama ve
Yorumlama
8.etkinlik
Betimleyici
anlatım konusunda işlediğiniz metinlere
bakarak hangi metin türlerinde betimleyici anlatımın kullanıldığını aşağıdaki
kavram haritasına yazınız.
CEVAP:
![]() |
9.etkinlik
Aşağıdaki paragraflarda betimleme yapılırken hangi duyulardan
yararlanıldığını bulunuz. Her duyuyla ilgili cümlenin altını farklı renkte bir
kalemle çiziniz. Bulduğunuz cümlelere göre aşağıdaki tabloyu doldurunuz.
v Bayram
ziyaretleri sırasında Bağdat
Caddesi’nden geçerken Caddebostan civarındaki bir pizzacının vitrininde şu
yazıyı gördüm: Free Delivery. Ne demek? Ücretsiz teslim. Birden
tepem attı. Be adam dedim, seni
doğuran hatun, ninnini İngilizce mi söyledi? Karacaahmet’i
geçip Bağlarbaşı’na geliyoruz. Sağda kocaman bir yazı: Academic
Hospital. Sözüm ona bir Türk hastanesi! Yabancıların kurduğu Amerikan, Fransız,
Alman, İtalyan hastanelerinin adının dahi önce Türkçe sonra kendi dillerinde yazılı
olduğu bir ülkede.
v Işıklar çakıyor,
hemen ardından, uzaklar gök gürültüleriyle
inliyor. Şimşekler yeniden çakıyor, bu
kez daha yakından. Yağmur başlıyor, yer
gök inliyor. Yankılar çok güçlü, bütün
doğa kükrüyor. Geceyle başa çıkabilmek için çare kalmamış gibi. Durmadan şimşekler, gök
gürültüleri, sağanak...
v Bir küçük koyun, apartmanların yukarısında otlamakta,
ufak bir kır kahvesinin masaları üstünde karıncalar geziniyor. Sinekler kahve fincanının
etrafına konuyorlar. Çok uzaklardan bir uçak geçiyor. Kır kahvesinin
masalarından birinde oturmuş, kahveci çırağının yarısını dökerek getirdiği orta
kahvemi yudumluyorum. Kahvenin asmalarının
tırmandığı leylak ağacından yer yer
ferahlatıcı, yer yer saçlarımı dağıtan
leylak esintileri geliyor, saçlarımı dağıtıyor.
v Sabahtan beri
yollar benim arkadaşım. Çocukluğumun yurduna
varabilmenin coşkusu sinmiş adımlarıma. Bu yüzden attığım her adım bir
sonrakinin habercisi gibi. Ağaç diplerine dökülmüş
pür kurularına bastıkça pür örgüsü çıtırdıyor. Çocukluğumun birazı da çıtırtıların içinde... Dağlarda sessiz, yüksek sis
bulutları uçuyor hızla. Koyaklar
pırıltılı, sular lekesiz, bulutlar anılarımı karıştırıyor.
|
Görme
|
Duyma
|
Koklama
|
Tatma
|
Dokunma
|
1. Paragraf
|
X
|
X
|
|
|
|
2. Paragraf
|
X
|
X
|
|
|
|
3. Paragraf
|
X
|
|
X
|
X
|
X
|
4. Paragraf
|
X
|
X
|
|
|
X
|
10.etkinlik
|
VAR
|
YOK
|
Görme
ile ilgili ayrıntılar
|
X
|
|
Duyma
ile ilgili ayrıntılar
|
X
|
|
İşitme
ile ilgili ayrıntılar
|
X
|
|
Koklama
ile ilgili ayrıntılar
|
|
X
|
Dokunma
ile ilgili ayrıntılar
|
|
X
|
Hatırda
kalmış olayları hatırlama
|
X
|
|
Hatırda
kalmış varlıkları hatırlama
|
X
|
|
Hayal
gücünden yararlanma
|
X
|
|
“Vurgun Yiyen
Mahir Balıkçı” adlı metinde geçen deyim ve ad
aktarmalarını gösteriniz.
CEVAP:
-
Işıklarla yıkanan tapınak
gölgeleri
-
Zarif yelkenliler
-
Güneş, ışıklarını hiç
esirgemeden
-
Yaşlı dünya
-
Dünyanın yüzü
-
Suyun karnı
-
Nil'in merhametsiz koynu
Okuduğunuz ve dinlediğiniz betimleme örneklerinde kullanılan
deyim ve ad aktarmalarının özelliklerini sınıfça tespit ediniz.
CEVAP:
Ad Aktarması (Mecaz-ı Mürsel):
Bir
sözcüğün benzetme amacı güdülmeden başka bir sözcük yerine kullanılmasına ad aktarması
(mecaz-ı mürsel) denir.
İç-dış,
parça-bütün, neden-sonuç, sanatçı-yapıt, yer-insan, yer-olay gibi ilgiler
vardır.
“Dalgalan
sen de şafaklar gibi ey nazlı hilâl.” dizesinde parça-bütün ilgisi kurulmuştur;
çünkü dalgalanacak olan bayraktır. Hilalse onun parçasıdır. Bu durumda parça
verilmiş; ama bütün kastedilmiştir.
“Bereket
yağıyor; çiftçinin yüzü gülecek.” cümlesinde neden - sonuç ilgisi kurulmuştur;
çünkü yağmur bereketin nedenidir. Sonuç verilmiş; ama neden kastedilmiştir.
“Ayağını
çıkarmadan girebilirsin.” cümlesinde verilen ayak(iç), kastedilen
ayakkabı(dış)dır.
“Bu
olaylara Ankara sessiz kalıyor.” cümlesinde verilen Ankara(yer), kastedilen
iktidar(yönetim)dır.
“Orhan
Veli’yi okur musun?” cümlesinde verilen Orhan Veli, kastedilen onun
eserleridir.
Deyim
Aktarması (İstiare):
Bir sözcüğün benzetme
amacıyla başka bir sözcük yerine kullanılmasına deyim aktarması (istiare) denir. Deyim aktarması dört yolla
gerçekleşir:
1.
İnsandan
Doğaya Aktarma: İnsana ait bir özellik, insan dışındaki bir varlığa aktarılır, yani
kişileştirme yapılır.
Örneğin; “Rüzgârın serin eli yüzümü okşadı.” cümlesindeki “el” ve
“okşamak” kavramları aslında insana aittir; oysa bu cümlede rüzgâra
aktarılmıştır.
“Tekerlekler yollara bir şeyler anlatıyor.” cümlesindeki “anlatmak”
eylemi aslında insana ait bir özelliktir ve bu cümlede tekerleklere
aktarılmıştır.
2.
Doğadan
İnsana Aktarma: Bir doğa varlığına ait özellik, insana aktarılır.
Örneğin; “Bizim çocuk artık olgunlaştı.” cümlesindeki “olgunlaşmak”,
aslında meyvelere ait bir özelliktir; oysa bu cümlede insana aktarılmıştır.
“Ali eskisi gibi değil, duruldu.” cümlesindeki “durulmak”, aslında
coşkun akan sulara ait bir özelliktir;
oysa bu cümlede insana aktarılmıştır.
3.
Doğadan
Doğaya Aktarma: Bir doğa varlığına ait özelliğin, insan dışında başka bir doğa
varlığına aktarılmasıdır.
Örneğin; “Yüce dağların başında, salkım salkım olan bulut.”
dizesindeki “salkım”, aslında üzüme ait bir özellikken bu cümlede buluta
aktarılmıştır.
“Minik fare kükredi.” cümlesindeki “kükremek”, aslında aslana ait
bir özellikken bu cümlede fareye aktarılmıştır.
4.
Duyudan
Duyuya Aktarma: Beş duyumuzdan birine ait (görme, işitme, tatma, koklama, dokunma)
bir kavramın başka bir duyuya aktarılmasıdır.
Örneğin; “Soğuk bakışları hepimizi ürküttü.” cümlesindeki
“soğukluk”, aslında dokunma duyusuna ait bir kavramken bu cümlede görme
duyusuna aktarılmıştır.
“Tatlı bir ezgi geliyor uzaklardan.” cümlesindeki “tatlı” sıfatı,
aslında tatma duyusuna aitken bu cümlede duyma duyusuna aktarılmıştır.
11. etkinlik
Gözlem “iç
gözle”' ve “dış gözlem” olmak üzere iki şekilde olur. Kişinin kendi duygu,
düşünce ve davranışlarını incelemesi iç gözlemdir. Bizim dışımızdaki varlıklara
yönelik gözlemlerimiz ise dış gözlem sayılır.
Aşağıdaki
tabloyu "Vurgun Yiyen Mahir Balıkçı" ve "Dokuzuncu Hariciye Koğuşu"
metinlerinden hareketle doldurunuz.
CEVAP:
İç Gözlem
|
Dış Gözlem
|
- Züleyha, Nil'in, şafağın görülebileceği bu en
derin noktasında biraz dinlenmek, güneşi karşılamak istedi.
- Züleyha'nın içi acıdı ve içinden, mahir dalgıçlar
da vurgun yer demek ki diye geçirdi.
- Evimizin bütün ruhu, kederleri ve neşesi orada
görünür, her günün hâdiseleri tavana, duvarlara, döşemeye bir leke, bir
çizgi, bir buruşuk ve bazen de ancak bizim görebileceğimiz gizli bir işaret
ilave eder.
- Bu sofa canlıdır; bizimle beraber kımıldar,
değişir, bizimle beraber dağılır, toplanır, bizimle beraber uyur uyanır; bu
sofa aramızda sanki üçüncü bir simadır ve güldüğü, ağladığı bile olur.
- Her zamanki âdetimle alt kat sofada epeyce durarak
hareketsiz etrafıma bakındım.
|
-
Sabaha karşı, incecik bir mekiğe benzeyen kayığıyla Nil'in
üzerinde gezintiye çıkmıştı.
-
Bir yere geldiler ki Züleyha kayıkçıya durmasını işaret etti.
-
Yan tarafta hafif ve sağlam bir tekne vardı.
-
Balıkçılardan en genç ve tecrübesiz olanı, teknenin kenarına yaklaştı
ve Züleyha'ya baktı.
-
Ağzından, burnundan ve kulaklarından kanlar boşanmaktaydı.
-
Eşiklerinde soluk yüzlü, çıplak ayaklı,
ürkek ve sessiz çocukların. ellerinde ekmek kabuğuyla ve çerden çöpten yapılmış
oyuncaklarla, ağır ağır. düşünerek ve gülmeden oynadıkları bu evlerin
arasında kendi evimi ararım.
-
Bu sofa dört köşedir: Ortada sokak
kapısı, iki yanında birer pencere. Pencerenin yanında bir ot minderi.
Minderin yanında yemek masası. Masanın yanında iki sandalye.
|
12. etkinlik
Metindeki
sıfatları bulunuz.
CEVAP:
Bazı,
bir, paslanmaya yüz tutmuş, uzun, eski, güzel, çirkin, neşeli, üzgün, bu, yarı
aydınlık, tozlu, her, gülümseyen, uzak, birkaç, her, ayrı, gelen, böyle, sandık
sandık, o, heyecan verici, yolunu şaşırmış, muzdarip, loş, tozlu, buruk,
kaybolan.
Bulduğunuz sıfatlardan hangileri isimleri; işaret, sayı,
belgisizlik veya soru yoluyla belirtmiştir? Belirtme sıfatlarını
sınıflandırınız.
CEVAP:
İşaret
sıfatı: bu, böyle, o
Sayı
sıfatı: …
Belgisiz
sıfat: bazı, bir, her, birkaç, her
Soru
sıfatı: …
Bu çalışmadan hareketle niteleme sıfatlarıyla belirtme
sıfatlarının farkını belirtiniz.
CEVAP:
Niteleme sıfatları, isimleri nitelik
yönden belirtir; yani isimlerin rengini, durumunu, biçimini, kısaca nasıllığını
gösterir. Belirtme sıfatları ise, isimleri işaret, sayı, belgisizlik veya soru yoluyla belirtir.
13. etkinlik
Şiirden varlıkların rengini, durumunu ve biçimini gösteren
kelimeleri bulunuz.
CEVAP:
“Yorgun, beyaz, ölgün, titrek, hırçın, yabancı, bekleyen,
kimsesiz, katı,
solgun, açılan.”
Bu kelimeler hangi sorunun cevabı olabilir? Niçin?
CEVAP:
Bu
kelimeler, niteledikleri isimlere sorulan “nasıl?” sorusunun cevabıdır.
Çünkü bu kelimeler; isimlerin rengini, durumunu ve biçimini göstermektedir.
14. etkinlik
Metindeki
sıfatları yapılarına göre
sınıflandırınız.
Basit
|
O,
bir, çirkin, bu, başka, sakar, her, fukara, kuru, viran, ilk
|
Türemiş
|
Tahtadan,
çinkodan, kurma, dolu, çehresindeki, büyük, olan, akan, ıssız, gelen, yüksek
|
Birleşik
|
Çalpara,
can sıkıcı, her çeşit, her cins, ferman dinlemez, sırma cepkenli, altı
aşınmış, bir çift, yenleri kısalmış, bir tek, dizleri çıkık, oyuna sarf
edecek, bir dilim, Arnavut kaldırımlı, boz renkli
|
18. etkinlik
Aşağıdaki
tabloyu inceleyin, boşluklara açıklama ve örneklere uygun cümleler yazınız.
CEVAP:
İşaret
Sıfatı
|
İşaret
Zamiri
|
Varlıkların
yerini işaret yoluyla gösterir.
|
İşaret
yoluyla ismin yerini tutar.
|
Tamlama
biçimindedir ve isimden önce gelir.
|
Niteleme
görevi yoktur.
|
Çekim
eki alamaz; alırsa zamire dönüşür.
|
Çekim
eki alabilir ve bu zamirlerden sonra virgül kullanılır.
|
Bu
adam benim amcamdır.
|
Bu, benim
amcamdır.
|
Çocuklar o ağacı
sulamışlar.
|
Çocuklar onu
sulamışlar.
|
O hikâyeyi
bir solukta okumuştum.
|
O, bir
solukta okuduğum bir hikâyeydi.
|
Öteki
sorulara geçiniz.
|
Ötekilere
geçiniz.
|
19. etkinlik
Not ve düzeltme: !!!
Aşağıdaki tablo
kitapta yanlış olarak verilmiştir. Düzeltir, özür dileriz.
KARŞILAŞTIRMA
|
||
SORU SIFATI
|
SORU ZARFI
|
SORU ZAMİRİ
|
Soru sözcüğü sıfat tamlaması
oluşturur.
|
Bir soru sözcüğünün soru zarfı
sayılabilmesi için o sözcüğün cevabının da zarf olması gerekir.
|
Bir soru sözcüğünün zamir
sayılabilmesi için, cevabının da isim ya da zamir olması gerekir.
|
Soru sözcüğü, bir ismi belirtir.
|
Soru sözcüğü fiili, fiilimsiyi, sıfatı
ya da zarfı belirtir.
|
Soru sözcüğü, ismin yerini tutar.
|
İsim çekim eki almaz.
|
İsim çekim eki almaz.
|
İsim çekim eki alır.
|
NASIL?
HANGİ?
KAÇ?
KAÇINCI?
KAÇAR?
KAÇTA
KAÇ?
|
NE
ZAMAN?
NASIL?
NE
KADAR?
NEDEN?
(NİÇİN, NE DİYE, NİYE, NE?)
|
NE?
KİM?
HANGİSİ?
KAÇI?
NERE?
|
20.
etkinlik
Metinde
geçen "yeni" kelimesinin aldığı ekin kelimeye nasıl bir anlam
kattığını belirtiniz.
CEVAP:
Pekiştirme anlamı katmıştır.
Bu
ekle küçültme eklerini kelimeye kattığı anlam bakımından karşılaştırınız.
Sonuçları defterinize yazınız.
CEVAP:
Pekiştirme ekleri (-m, -p, -r, -s), kelimeye “pek, çok, fazla,
aşırı” gibi anlamlar katar; küçültme ekleri (-msi, -mtrak, -cik, -ce, -cek)
ise, kelimenin anlamında “kısma, daraltma ve küçültme” yaparak, kelimeye “-e
yakın” anlamı katar.
21.
etkinlik
Tabloyu
iki şiirden seçeceğiniz örneklerle
doldurunuz.
Küçültme
Sıfatları
|
Pekiştirme
Sıfatları
|
Katrecik,
incecik, acımsı
|
Yemyeşil,
kıpkızıl, sırılsıklam, paramparça, permeperişan
|
Ölçme ve Değerlendirme
A. Betimleyici anlatım ile ilgili aşağıdaki özellikleri doğru-yanlış (D/Y) olarak
değerlendiriniz.
( D) Gözlem yoluyla
edineceğimiz birikimler ana düşünceyi geliştirecek canlı, etkili, öznel
bilgilerdir.
(D) Gözlemlerle
beslenmemiş bir anlatım, ana düşünceyi yansıtamaz. Bu nedenle gözlem, bilgi
toplama ve ana düşünceyi geliştirme yollarının kaçınılmaz bir boyutudur. Ancak
gözlem “bakma” değil “inceleme”dir. Gözlem yapacak bir kişi, konuya ilişkin ön
bilgiye sahip olmalıdır.
(D) İyi bir
gözlemle desteklenmiş yazı ürünleri yazarını okuyucu ile buluşturmada önemli
bir rol oynar. Bu nedenle şairler, hikayeciler, roman ve oyun yazarları
gözleme büyük değer verirler.
(D) Öykü, roman, tiyatro gibi olay ağırlıklı
türlerle makale, fıkra gibi düşünce ağırlıklı türlerde gözlemden yararlanılır.
(D) Başarılı bir
betimlemede sadece göz değil beş duyunun hepsi kullanılır. Objenin tadı, rengi,
kokusu ve uyandırdığı ruh hâli verilir.
(D) Betimleme
bilgilendirme amaçlı da kullanılır. Bu gibi betimlemelerde kesinlik vardır ve
kişisel görüşlere çok başvurulmaz.
(Y) Heyecan
uyandırmayı amaçlayan edebî tasvirlerde nesnel bir tavır benimsenir.
(D) Görünen her
şeyin nakledilmesi, okura verilmesi gereksizdir. Bu yüzden genel fikir vermek
için seçici davranmalı. Bir korku duygusu verilmek isteniyorsa daha çok kötü duygular
anımsatan nesneler ve objelere dikkat çekilmelidir.
(D) Yazar dış dünyadan duyu organlarıyla edindiği
intibaları kendi evreninde canlandırır ve dil vasıtasıyla okura sunar. Okuyucu
görmediği bu evrenin içine girer ve onunla özdeşleşir, bu evrenin kendine özgü
gerçekliğine katılır.
(D) Betimleme gözleme
dayanır. Tek başına bir yazı türü değildir. Diğer türlerle birlikte başka anlatım
metotlarıyla, daha çok hikâye ile birlikte kullanır.
(D) Gözlem
sırasında ayrıntılar belirlenmeli, gerekli notlar alınmalı ve düşünce ile bağ
kurularak değerlendirme yapılmalıdır.
(D) Bir futbol maçının gençler üzerindeki etkisine ilişkin yazı hazırlamak
isteyen kişi, evinde televizyon seyrederek gözlem yaparsa inandırıcı olamaz.
Böyle bir yazı yazılmadan önce birkaç futbol maçına gitmek ve olayları
gözlemleyerek notlar almak gerekir.
(D) Gözlem "iç gözlem", "dış gözlem" olmak
üzere iki şekilde olur. Kişinin kendi duygu, düşünce ve davranışlarını
incelemesi iç gözlemdir. Bizim dışımızdaki varlıklara yönelik gözlemlerimiz ise
dış gözlem sayılır.
B. Aşağıdaki soruları cevaplayınız.
v Sıfatlar
neden isimlerle birlikte kullanılmaktadır? Örnekler vererek açıklayınız.
CEVAP:
Sıfatlar
isimlerden önce gelerek onları renk, durum, hareket, biçim, sayı, işaret ve
soru yönlerinden tamamlar; onları niteler veya belirtir. Örneğin; aşağıdaki parçada altı çizili
sözcükler, önlerindeki adları nitelemiş ya da belirtmiştir:
“O zaman
gördü ki, küçük çocuk, memleketlisi, mini mini yavru ağlıyor...
Yanaklarından gözyaşları birbiri arkasına, temiz vagon pencerelerindeki
yağmur damlaları nasıl acele acele, sarsıla çarpışa dökülürse öyle, bağrının
sarsıntılarıyla yerlerinden oynayarak, vuruşarak içlerinde güneşli mavi
gök, pırıl pırıl akıyor.”
v
İşaret zamirleriyle işaret sıfatlarını birbirinden nasıl
ayırabiliriz? Örnekler veriniz.
CEVAP:
İşaret
zamirleri işaret edilen ismin yerine geçerken, işaret sıfatları ismin yerini
işaret eder ve isimle beraber kullanılır. Ayrıca işaret sıfatları hiçbir zaman
çekim eki almaz:
Bu köy,
yıllar önce bir yangın geçirdi.(İşaret sıfatı)
Burası yıllar önce bir yangın geçirdi. (İşaret zamiri)
Çocuklar o ağacı sulamışlar. (İşaret sıfatı)
Çocuklar onu sulamışlar. (İşaret zamiri)
O öyküyü bir solukta okumuştum.(İşaret sıfatı)
O, beğenerek izlediğim bir filmdi: (İşaret zamiri)
Burası yıllar önce bir yangın geçirdi. (İşaret zamiri)
Çocuklar o ağacı sulamışlar. (İşaret sıfatı)
Çocuklar onu sulamışlar. (İşaret zamiri)
O öyküyü bir solukta okumuştum.(İşaret sıfatı)
O, beğenerek izlediğim bir filmdi: (İşaret zamiri)
C. Aşağıdaki boş bırakılan
yerlere uygun sıfatları yazınız.
Kedi zarif ve temiz bir hayvandır.
Yalnız irilerini, kabarık tüylülerini demek istemiyorum, en çelimsizinde,
sakatında bile bir
zariflik vardır. Hele temizlenmesine bayılırım. Hani ön ayaklarından birini şöyle yana
sarkıtıp da göğsünü yalaması vardır, baktıkça içim açılır.
Bundan
daha orijinal
bir şey biliyor musunuz?
D. Aşağıdaki soru sıfatlarını cevaplayıp bu sözcüklerin hangi sıfat türünden olduğunu yazınız.
Hangi kediyi beğendiniz?
-
Şu
kediyi beğendim. (işaret sıfatı)
Sizin evinizin
kaç odası var?
-
Bizim evimizin dört odası
var. (asıl sayı sıfatı)
Nasıl kitaplardan hoşlanırsınız?
-
Sürükleyici kitaplardan hoşlanıyorum. (niteleme sıfatı)
Neredeki okula gidiyormuş?
-
Şehrin girişindeki okula gidiyormuş. (işaret sıfatı)
Kardeşin kaçıncı sınıfa gidiyor?
-
Kardeşim 5. sınıfa gidiyor. (sıra sayı sıfatı)
Dolaptan kaçar dilim pasta aldınız?
-
Dolaptan ikişer dilim pasta aldık. (üleştirme sayı sıfatı)
Ne biçim bir adam bu?
-
Saygısız bir adam bu. (niteleme
sıfatı)
E. Aşağıdaki cümlelerde boş bırakılan yerlere uygun sıfatlarla doldurunuz.
Seni
akşam eski arkadaşın aradı.
Ertesi gün bütün bunlar başıma geldi.
Yaşlı adamın öldüğü her hâlinden belli oluyordu.
Yanımızdan hızla geçen araba ileride kaza yapmış.
Bir dilim ekmek alıp yemeye başladı.
O çocuğu bir yerden tanıyorum.
F. Aşağıdaki çoktan seçmeli soruları
cevaplayınız.
1. Aşağıdakilerden hangisi bir gözlemde algılarımızın dışında kullanacağımız unsurlardan değildir?
A)
Hatırda kalmış olayları ifade etmek
B) Hatırda kalmış varlıkları hatırlamak
C)
Hayale
dayanmak
D) Gördüklerimizin arkasındakini sezmeye çalışmak
E) Duyu organlarımızla elde ettiğimiz
bilgilerle anlatımı desteklemek
2. (I) İşte, yine bir kuyu başı göründü. (II) Kafile
duruyor, uykuyu çoktan unutmuş herkes. (III) Sadece
yarım saatçik dinlenmek istiyorlar. (IV) Hemen
oracığa eriyip su kesilmiş kurşun gibi yayılıyorlar. (V) Az
sonra vadinin arkasından bir başka muhacir kafilesi görünüyor.
Yukarıdaki cümlelerin hangisinde sıfat kullanılmamıştır?
A) I. B) II. C) III. D) IV. E) V.
3.
(I) Öyküleme tekniğinde yazarın amacı, okuyucuyu bir olay içinde
yaşatmak; betimlemede ise okuyucunun görmediği bir görüntüyü, olayı, yeri
okuyucunun kafasında canlandırmaktır. (II) Öykülemede
yazar özellikle görme duyusundan yararlanarak okuyucunun hayalinde sözcüklerle
âdeta resim yapar; betimlemede ise olay akışı vardır. (III) Betimlemede
olaylar birbiri üzerine gelişir ve zaman durmadan geçer. (IV) Öykülemede genellikle haber kipleriyle çekimlenmiş fiiller
kullanılır. (V) Öyküleme tekniğinin en önemli iki özelliği; zaman akışı ve
bir romandan alınmış izlenimi vermesidir.
Aşağıdakilerden hangisi ruh çözümlemesi olan betimlemenin
adıdır?
A) I.
ve II. B) II. ve
III. C) III. ve IV. D) IV. ve
V. E) III. ve V.
4. Ünlü sanayici son
yolculuğuna, yaptırdığı
o büyük camiden sessizce uğurlandı.
I II III IV V
I II III IV V
Numaralanmış sözcüklerden hangisinin türü diğerlerinden farklıdır?
A) I. B) II. C) III. D) IV. E) V.
5. Aşağıdakilerden
hangisi betimlemenin işlevlerinden değildir?
A) Bilgi vermek, tanıtmak
B) Sanat ve
simgesel işleve sahip olmak
C) Gerçeği sadece gözlem yoluyla aktarmak
D) Yaşanmış olayların sahnesini tanıtmak
E) Olayların sahne ve aksesuarını tanıtmak
6. Aşağıdaki
cümlelerin hangisinde sıfat kullanılmamıştır?
A)Yalan yanlış şarkılar söylerdin en fazla.
B) Dur, geçme! Dediğimiz en güzel anda gittin.
C) Çiçeği burnunda bir patron olmuşsun.
D)Her akşamki yoluma koyulmuş, gidiyorum.
E) Çekip
giderken yine seni düşünüyorum.
7. Aşağıdaki
cümlelerin hangisinde soru anlamı bir sıfatla sağlanmıştır?
A)Hangi insan yapabilir böyle
bir saygısızlığı tabiata, tüm canlılara?
B) Ne bileyim, nasıl anlatayım size küçücük bir kuşun kanat çırpmasındaki
heyecanı?
C) Herkes benim
gibi ağlar mı bulutların çekip gitmesine?
D)Nereden geldi bu
yalnızlık hissi yine bana. Yemen'den mi
Hint'ten mi?
E) Ne zaman çöller
yeşillenir, bilen duyan var mı dünyada?
8. Hangi gazeteye
baksam her sayfası reklam... Bunların hatalarını
gizlemek için bol bol resim koymalarından bıktım. Bu kötü gazetelerin fiyatı
ta nerelere yükseldi.
Bu parçada
aşağıdaki sıfat türlerinden hangisi yoktur?
A) Soru sıfatı B) Niteleme sıfatı C) Sayı sıfatı
D)
Belgisiz sıfat E) İşaret
sıfatı
9. Aşağıdaki
cümlelerin hangisinde sıfat kullanılmamıştır?
A)
Açıkgöz insanları yönetici yaparlarmış.
B) Kar yağınca ortalık birden
bembeyaz oldu.
C)
Bir
çorak yer oldum, başaksızım ben.
D) Benim de birkaç dakikalık saltanatım olacak.
E) Hüzünlü
gönlüm mutlulukla dolacak.
10. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde ikileme diğerlerinden farklı
görevde kullanılmıştır?
A) Eğri büğrü yollardan geçerek geldik bu kasabaya.
B) Bahçesinde kırmızı kırmızı güller yeni açmış gibiydi.
C)
Çocuk mini mini elleriyle yazı
yazıyordu.
D) Adam ne yapacağını
uzun uzun düşündü.
E) Çocukluğunda
bile kısa kısa hikâyeler yazardı.
11.
Aşağıdaki cümlelerin hangisinde hem
belirtme hem niteleme sıfatı kullanılmıştır?
A) Ben bir garip diyara geldim.
B)
Kimse
bu hâlimi bilmez benim.
C)
Güzel, temiz dilim var benim.
D)
Bu
dilimi şu insanlar bilmez benim.
E) Deli gönlüm
asla uslanmaz benim.
12.
Aşağıdaki cümlelerin hangisinde
adlaşmış sıfat kullanılmıştır?
A) Aç katık istemez, uyku
yastık istemezmiş.
B)
Çınar ağacının koyu gölgesinde
oturuyordu.
C)
Bu
hafta sonu onlar balık tutmaya gidiyor.
D)Ağaçların sarı yaprakları artık dökülüyor.
E) Anlatılan hikâyeleri herkes zevkle
dinliyordu.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.